Zam geldi diye ihtiyaçtan vazgeçilmez!

Akaryakıt fiyatları aldı başını gidiyor. Yapılan vergi artışına bir de petrol fiyatlarındaki yükseliş eklenince katmerli bir zam gördük. Seçimden 2 ay sonra fiyatlar neredeyse iki katına çıktı.

Ama bununla sınırlı kalır mı? İşin kur hareketinden yansıyacak zam furyası henüz dillendirilmedi.

Uzun süredir sabit bir alanda baskılanan döviz kuru ne yazık ki daha yukarıları işaret ediyor. Çünkü paranın kaçacak yeri kalmadı.

***

Akaryakıt tarafına dönecek olursak; genelde “Bu zamlara rağmen halen şehirde trafik var!” algısı insanlarda oluşuyor ve neden kontak kapatmıyoruz diyorlar.

Behzat Ç.’de güzel bir replik var; “Sen suya zam gelince duş almayı bırakıyor musun?”

Bu bir ihtiyaç ama daha ötesi şehirde yaşayan insan için değil üretim için bir ihtiyaç.

Şehirdeki insan bir yerden bir yere arabasını bırakıp toplu taşıma ile gidebilir ama kırsalda traktör hem iş makinesi hem de ulaşım aracı gibidir.

Şehirde bu zamlara bağıran beyaz yakanın 40 litre deposu 800 TL’ye dolarken bin 500 TL’ye dolar oldu tamam ama onun internetten aldığı gömleği taşıyan tırın deposu 900 litre yakıt alıyor. Onun 18 bin TL’ye dolan deposu 33 bin 300 TL oldu.

***

Okuma kültürünü kaybettiğimiz için belkide idrak etmekte de zorlanıyoruz. Akaryakıt zammı hiçbir zaman arabanın bir kilometre yolu 1 TL’de 2 TL’ye gitmesi olmadı.

Kaba bir hesap yapalım;

Maaşlı çalışansanız istediğiniz kadar uğraşın özel aracınızla 1 yılda yapacağınız yol 20 bin kilometre aracınız 100 KM’de 9 litre yaksa 1800 litre yakıt tüketirsiniz.

Bir tır ise 800 litre yakıtla 2600 KM yol alabiliyor.

Bir traktör 1 dönüm alanı 8 litre mazotla ilaçlıyor, 12-15 litre ile sürüyor.

Yani demek istediğim o ki mazota gelen zam bizim araba ile bir yerden gitmemize 1 TL’lik etki yapıyorsa gıda başta olmak üzere bütün tüketim gruplarına 3 TL etki yapıyor.

İşte bu yüzden baz etkisine rağmen enflasyon da yükseliyor!

***

Sözün özü ben mazotu yine 37-40 TL’den alayım ama çiftçiye, lojistikçiye satarken vergiden arındırın!