Maaşlı çalışan değil şirket kazanıyor

Yayınlama: 13.02.2024
A+
A-

Bozulan ekonomi ve artan gelir adaletsizliği her geçen gün artarken yavaş yavaş halkın içinde de gündemler güncelleniyor.

TÜİK’in 2023 istatistiklerine göre, gelir eşitsizliğini ölçen Gini katsayısı 0,433 seviyesine yükseldi. Türkiye’de toplumun en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik bölümünün elde ettiği payın en düşük gelir elde eden yüzde 20’ye oranı 7,9’dan 8,4’e çıktı.

Bu da demek ki zengin zenginliğini, fakir de fakirliğini artırıyor. Bu durum adil mi? Elbette değil.

Peki bu gelir adaletsizliğini aşmak için ne yapılabilir?

***

Hadi gelin biraz vergi sistemine bakalım;

Türkiye’de bir şirket çalışır, fatura keser, para kazanır.

Aynı şirket harcama yapar ve bu harcamaları gider olarak gösterir. Aradaki fark kazanç kabul edilir ve vergilendirilir.

Buraya kadar sorun yok. Sizin bir şirketiniz ya da işletmeniz varsa ödeyeceğiniz vergi harcamalarınız düşüldükten sonra hesaplanır.

Peki ya şirket değilseniz?

İşte gelir adaletsizliğini doğuran en temel unsurlardan birisi burada yatıyor. Eğer bir şirketiniz yoksa yaptığınız harcama kimsenin umurunda değil. Şirketten aldığınız maaş kılçıksız olarak kazanç sayılır ve vergisini de peşin peşin işveren vasıtasıyla sizin elinize geçmeden devlet alır.

Yani kimse sizin masraflarınızı düşünmez. Kiranız, aidatlarınız, faturalarınız asla sistemin umurunda değil.

İşte biraz da bu yüzden ticaretle uğraşan kişi ile maaşlı çalışan kişi arasındaki makas açılıyor.

***

Şimdi biraz hesap yapalım; Bir şirket ve bir şahıs olarak iki farklı geliri olan unsur düşünmenizi istiyorum. (karışmaması için temel kalemlerle rakamlardaki kuruşları kullanmayacağım)

Şirketimiz aylık 50 bin TL ciro yapıyor.

Bu cironun 15 bin TL’sini kira, 5 bin TL’sini de fatura, ısınma gibi alanlarda harcıyor. Aylık 10 bin TL de yemek ödemesi yapılıyor.

Geriye ne kaldı, 20 Bin TL.

Bu rakamın 3 bin 333 TL’si KDV.

Kalan rakamın 2 bin 500 TL’si Gelir Vergisi ve net kazanç 14 bin 166 TL.

Bekar çocuksuz bir şahıs aylık 50 bin TL para kazanıyor.

Ocak ayında para daha eline geçmeden;

SGK için 7 bin TL, işsizlik fonuna 500 TL, gelir vergisi 6 bin 375 TL, damga vergisi, 379 TL ödüyor.

Asgari ücret ve damga vergisi istisnası düşünce 38 bin 447 TL hesabına yatıyor. Bu paranın 15 bin TL’sini kira, 5 bin TL’sini fatura, 10 bin TL’sini de yemek için harcıyor.

Geriye elinde 8 bin 477 TL kalıyor.

Aralık ayına geldiğimizde ise aynı şahıs 11 bin 475 TL gelir vergisi ödediği için eline sadece 34 bin 197 TL geçiyor. Temel masraflar aynı, elde kalan para 4 bin 477 TL.

***

Bakın buraya sadece temel kalemleri yazdım. SGK payını ödemese bile bir işçinin eline geçen para haziran ayı itibarıyla şirketin kazancı kadar olmuyor.

Harcamalar bu kadarla sınırlı değil ki!

Şirket personeline servis koyuyor vergiden düşüyor, şahıs çocuğunu okula gönderiyor vergiden düşmüyor.

Şirket aracını servise gönderiyor vergiden düşüyor, şahıs yine cebe bakıyor.

Şirket mobilya takımını değiştirip vergiden düşüyor, şahıs vergi ödemeye devam ediyor.

Neresinden tutarsanız tutun vergi sistemi adil değil. Maaşlı çalışmak insanlara kölelikten başka bir şey getirmiyor. Üstelik işçiden alınan peşin vergi bazı şeylerin sorgulanmasının da önüne geçiyor.

***

Teknoloji çok gelişti. Neredeyse bütün para transferlerini artık dijitalde takip edebiliyoruz. Bizim gündemimizde kalkınma diye bir başlık olmasın istiyorsak vergiyi tabana değil genele doğru bir biçimde yaymamız gerekiyor.

Sonra devasa şirketlerin vergilerini silmeyi bırakmamız, akabinde de halkta vergi ve sorgulama bilincini oluşturmamız gerekli.

Bu yüzden etap etap başlayalım;

Herkese brüt maaş yatırılsın.

Yatırılırken yapılacak ödemeler de anında İnteraktif vergi dairesinde tanımlansın.

Şahıs bankaya gidip ya da internet bankacılığından o ödemeleri yapmadan kalan maaşa dokunamasın.

O ödemeyi görsün. Görsün ki kazancının ne kadarının devlete gittiğini bilsin.

Onun hesabını sorabilsin.

Sonra ikinci aşamaya geçilsin. Herkesin e-devletinde sanal bir muhasebecisi olsun. Gelir bilgileri bankadan çekilsin, kullanıcı harcama faturalarını T.C. kimlik numarasına kestirsin ve gider kısmı da buradan gelsin.

Akabinde gidip ona tahakkukeden gelir vergisini ödesin.

Tıpkı bir şirket gibi insanlar da parasını denk bütçe çerçevesinde değerlendirmeyi öğrensin.

Birileri çıkıp,

Parasını yönetemeyen bir toplumun kendisini asla yönetemeyeceğini yüksek sesle söyleyebilsin.