Çin Ablukası Bölüm 3: Makine

Yayınlama: 04.01.2024
A+
A-

Çin ekonomisi küçüldü. Devlet ‘fazla ürünü ihraç edin’ dedi ve destek musluklarını ardına kadar açtı.

Türkiye’de her yer Çinli makine doldu. Hem de bizimkinin 3’te 1 fiyatına.

Fuarlar Çinli doldu, onlar makine sattı biz uzaktan izledik ve iç piyasayı kaybettik.

***

Türkiye’de gelişen endüstri beraberinde çok önemli bir alanda gelişmemizi sağladı.

Eğer rekabetçi olmak istiyorsanız iyi makinelere sahip olmanız gerekir. Ama iyi makineler pahalıysa onları siz üretmelisiniz.

Biz de tam olarak öyle yaptık. Makine endüstrisi yakaladığı fırsatı o kadar güzel değerlendirdi ki büyüdükçe büyüdü. Bazı markalarımız Avrupa’nın devlerine kafa tutarken her bütçeye uygun seri üretim makinelerimiz vardı. Sıfırdan makineyi döküp, lazer kafasına kadar yerli imkanlarla üreten birkaç firma bile çıktı arada.

Ama geneli stratejik parçaları yurtdışından getirmeyi tercih ediyordu. Kullanım kolaylığı, uzun ömürlü olması, işleme kabiliyeti gibi artılara bir de fiyat eklenince bir anda başta Avrupa olmak üzere onlarca ülkenin tedarikçisi halini aldık. Genel olarak makinelerimiz Avrupalı elit makineler ile aynı segmentte yarışmasa da kendi segmentindeki makineleri geride bıraktı.

Bursa’da 100’den fazla ülkeye ihracat yapan makineciler var mesela.

Tabii ki her şey sürekli böyle gitmeyecekti.

****

Pandemi geldi. Endüstrinin Çin ile bağlantısının kopması kuşkusuz en çok bizim işimize yaradı. Ülkenin her noktasında kapasite artırımları yapılıyordu. Kapasiteyi artırmak için ihtiyaç duyulan en önemli kalem olan makine ve teçhizat üretenler bu dönem makine yetiştiremiyordu. Büyükten küçüğe aklınıza gelecek her ebatta ve her formatta makineye talep vardı. Üretim bize geldikçe makine sektörüne can oluyordu…

Derken pandemi bitti. Çin yeniden üretime geçince makine tarafında duraklama başladı. Mevcut endüstri kapasite dolduramadığı için yeni makineye de ihtiyaç yoktu. Kısa bir duraklama dönemi yaşarken başlayan Rusya-Ukrayna savaşı sektöre adeta can suyu oldu. Rusya’ya Avrupa tarafından uygulanan ambargo Türki Cumhuriyetlere dolaysıyla da bize yaradı. Türkiye’nin Türki Cumhuriyetlere olan makine ihracatı orayı yeni bir pazar olarak görecek düzeyde arttı.

****

Biz bu yönde işimize bakarken bir anda Çin tarafında hareketlilik başladı. Çin içerisinde tüketim temelli büyüme yavaşlayınca, hükümet üretimde yaşanan fazlayı ihracata çevirmeye karar verdi. Çünkü tüketimdeki yavaşlamayı üretimdeki yavaşlamayla dengelemeye çalışırsa olası tüketim artışında ithalata bağımlı olacaklardı.

İhracat yapana destek musluklarını sonuna kadar açtı. Açılan bu musluklardan en çok faydalanan sektörlerden birisi makine oldu.

Çinli büyük makine üreticileri seri olarak imalat yapılabilen lazer, abkant gibi makineleri bir anda Türkiye’ye getirdi.

Çünkü Türkiye Avrupa’ya açılan en önemli kanaldı. Burada kendisini kabul ettirirse Avrupa’ya da kolaylıkla ürün satabilirdi.

Bu tercihin bir diğer nedeni de sertifikasyondu. Bizim sertifikasyon kurallarımız Avrupa kadar sert olmadığından bir anda her yerde Çin makinesi gördük. Fuarlarımızda Çinli firmalar koca koca stantlar açtı. Çinli gazeteciler ülkelerinde yayın yapmak için Türkiye’deki fuarlara getirildi.

****

Çinli firmaların satış fiyatı, yerli üreticimizin maliyetinden bile aşağıdaydı. Örnek veriyorum; bizim üreticinin 300 bin Euro dediği makineye 80 bin dolar fiyat veriyorlardı.

Kalite dayanım falan diyeceksiniz ama 2 tane alıp birini yedek parça yapsanız fiyat yine bizimkinin yarısında.

Gelin şimdi de bu farkın nedenine bakalım biraz. Biz makinelerin stratejik parçası olarak bilinen kesme kafası ve yazılım konusunda Çinliler kadar ileride değiliz. Birçok üreticimiz bu stratejik parçaları üretmediği gibi ithal ediyor. Bu parçaları üretebilenler ise zaten Avrupalı elit markalarla yarıştığı için Çin baskısından şu aşamada etkilenmiyor.

Çinli firmalar yüksek hacimli üretim yaptıkları için hammadde konusunda da bize göre avantajlılar. Bir de maliyetine dahi satsalar yüzde 13 devlet teşviki alıyor, nakliyesini devlet üstleniyor.

Böyle olunca fiyat da bize göre aşağıda kalıyor.

***

Bugün seri imalata uygun makine türlerinde ikinci el olarak satılan birçok yerli makine oldu. Ne alaka demeyin, bu makineler yatırım malı gibi kullanılmaya başlandı. X firması elindeki X marka yerli üretim makineyi ikinci el fiyatına satıp, yeni bir Çinli makine alıp arada kalan farkı da işletme sermayesinde kullanıyor.

Bugün iç pazarda yerli üretici hakimiyetini Çinli firmalara kaptırdı. İhracat tarafında henüz çok bir hasar yok.

Özel makine, profil büküm gibi kısımlara da henüz ulaşamadılar. Ama tehlike adım adım büyüyor.

Hatta bazılarının ülkemizde zora giren markaları satın almayı planladığı ve Türk markası gibi ambargo uygulanan ABD pazarına bile girmek istediği konuşuluyor.

Makinecilerin bazıları ilave gümrük vergisi istiyor. Yüzde 100’ün üzerinde bir marj farkı var. Gelen vergi ne olursa olsun bu makineler yine satılır.

Ama vergi gelsin, en azından devlet kazanır ama yerli üretici için bir şey değişmez.

Bu süreçte yerli üreticimiz artık bir seçim yapacak. Ya maliyetini, karını düşürüp fiyatını aşağı çekecek ki bu mümkün görünmüyor, ya da elit kategoride üretime geçecek.

İkinci seçenek elbette daha makul ama bunun içinde doğru yatırımların yapılıp Ar-Ge’nin iyi çalışması gerekiyor.

Konu biraz da burada tıkanıyor.