Unutmamak için hatırlayacağız

Yayınlama: 06.02.2024
A+
A-

Türkiye’de, 6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde saat 04.17’de 7,7 büyüklüğünde, Elbistan ilçesinde saat 13.24’te 7,6 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Ülke tarihimizin en büyük acılarından birisini bundan tam 12 ay önce yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz.

Bu felakette 53 bin 537 kişi hayatını kaybetti, 107 bin 213 kişi yaralandı. Beraber oyun  oynamayacak kardeşleri, gözü yaşlı anneleri ve babaları da yaralı sayısı olarak görmek gerek. Bu şekilde tabloya bakınca 10 milyon insanı derinden etkileyen, 80 milyon insanımızı gönülden etkilemiş bir felaketin acı dolu bir yılının gün dönümünü yaşıyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti toprakları, Kuzey Anadolu Fay Hattı (KAF), Doğu Anadolu Fay Hattı (DAF), Batı Anadolu Fay Hattı, Çankırı Fay Hattı sebebiyle yüzölçümünün %97 den fay hatları geçmektedir.

Elbette bu riskler bahaneleri doğurmamalıdır…

Depremin etkisi, gelişmiş olan ülkelerde yetkin mühendislik hizmeti almış yapılarda etki alanı çok sönük şekilde olmaktadır. Maalesef bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde deprem yıkıcı şekilde etkisini göstermektedir.

Depremin yıkıcı yönünün önüne ancak depreme dayanıklı yapılar yaparak geçebiliriz. Ülkemizde deprem hafızasının çok zayıf olduğunu bir kez daha dile getirmek zorundayım. Deprem hafızamızı, deprem bilincini güçlendirerek  geliştirebiliriz. Deprem bilinci olan topluluklarda BİLİNÇSİZ yapılaşma örneklerini görülmemiştir.

Depreme hazırlıklı olmanın birinci ve temel koşulu dayanıklı yapılar üretilmesidir. Yapının planlama aşamasından başlayıp bitene kadar her aşamasında mühendislik hizmeti alması şarttır. Bunun için yapılacak tüm yapılar DEPREM YÖNETMELİĞİ kriterlerine uyularak projelendirilmeli ve bu projeler eksiksiz uygulanarak, gerekli denetimler yapılmalıdır. Deprem olayının afete dönüşmemesi için buna mutlaka uyulmalıdır

11 ilimizin depremde ki sonuç raporlarına baktığımızda en büyük sorun kaçak yapılaşma, kaçak kat atma, kolon ve kiriş kesilmesi gibi hatalı imalatların %90’ını kapsadığını görüyoruz.

1999 yılından önce yapılan binaların erken ömrünü tamamlamış olması da kalitesiz imalatların sonucu olarak görülmelidir. Deprem olmasa dahi ayakta kalamayacak olan binalarda kentsel dönüşüm tarafına acil şekilde geçilmesi gerekmektedir. Her kentsel dönüşüm rantsal dönüşüme doğru evrilmemelidir. Kentlerimizin yaralarını sararken eski tarihi yapılarını da korulamalıyız.

Deprem bölgesinde yeni yapıların toki-site mantığıyla yapılıyor olması, kent mimarisi için çok tehlikeli olduğunu düşünmekteyim. Bu kentler yaklaşık 2500 yıldır yaşamın olduğu tarihsel açıdan çok doyumlu yerlerdir. Kentlerin kendine özgü mimarilerinin yeniden kazandırılması en büyük çabamız olmalıdır.

Kentsel dönüşümler artık toplumumuz için ihtiyaçtır. Kentlerimiz acilen deprem için kendini hazırlamalıdır. Bunun için hızlı çözüm geçmişte imar barışından yararlanan yapıların risk analizlerinin hazırlanarak deprem anında nasıl hasar alacaklarını öngörülmelidir. Bu yapılara ya güçlendirme yöntemi ile yada yeniden yapılması için adımların hızlı şekilde atılması ilk öncelik olmalıdır.

Bu acıların tekrar yaşanmaması için UNUTMAMALIYIZ……

DEPREM ÖLDÜRMEZ DENETİMSİZ YAPI ÖLDÜRÜR