Zeytinlikler madencilik ve enerji sahalarına dönüştürülmek isteniyor. Meclis gündemine taşınan yasa teklifinin yasalaşması durumunda zeytinlik arazilerde bundan böyle madencilik yapmak mümkün olacak. Mevcut yasalara göre zeytinliklerin 3 kilometre yakınında madencilik faaliyeti yürütmek yasaktı.
Yeniden gündeme gelen ve zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasını öngören yasa teklifi TBMM’ye sunuldu. 1 Mart 2022 tarihinde yönetmelikle zeytinliklerin madenciliğe açılmasını öngören teklif iptal edilince bu kez AK Partili milletvekillerinin imzasıyla yasal güvence altına alınmak isteniyor. Çevreciler, yasa teklifine tepkili.
Teklifin yasalaşması durumunda, ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen faaliyetlerde zeytinlik arazilerinin madencilik faaliyetleri için kullanılmasına izin verilecek. Konuyla ilgili Artı Gerçek’e konuşan İkizköy Çevre Komitesi avukatı İsmail Hakkı Atal ve Doğa Derneği Dicle Tuba Kılıç, teklifin doğa tahribatına ‘meşruluk’ kazandıracağını söyledi.
‘AKBELEN’İ KÖMÜR MADENİNE DÖNÜŞTÜRMEYİ HEDEFLİYORLAR’
Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Akbelen ormanında kömür madenine karşı başlatılan nöbet, yaklaşık iki yıldır sürüyor. Limak, IC Enerji’ye ait Yeniköy-Kemerköy termik santralleri Akbelen ormanını kömür sahasına dönüştürmek istiyor. Toplamı 780 dönüm olan ormanın 200 dönümü zeytinlikten oluşuyor. Fakat, süreçle ilgili açılan davalar devam ediyor. TBMM Başkanlığı’na sunulan teklifin yasalaşması durumunda, zeytinliklerin de olduğu Akbelen ormanının kömür madenine dönüştürüleceğini söyleyen avukat İsmail Hakkı Atal, şimdiye kadar Akbelen ormanına ‘kalkan olan’, ‘Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkındaki Kanunu’nun torba yasa içerisine eklenen düzenlemeyle etkisiz kılınmak istendiğini söyledi.
Atal, zeytinleri koruyan kanunun şirketler için engel teşkil ettiğini sözlerine ekleyerek şöyle devam etti: “Bu durumu bir yönetmelikle aşmaya çalıştılar ama orada da Danıştay engeline takıldılar. Şimdi kendilerini meşrulaştırmak için kanunun etrafından dolanmaya çalışıyorlar. Bunu yapanlar insanlığa, doğaya düşman! Teklif yasalaşsa bile meşru değil. Bu yasaya karşı da direnme hakkımız var. Çünkü açıkça anayasaya aykırılıklar var.”
‘DEVLETİN GÜVENLİĞİ FİZİKİ SINIRLAR OLARAK ALGILANAMAZ’
Zeytin üretiminde Akdeniz ülkelerinin bu sene Türkiye’nin gerisinde kaldığına işaret eden Atal, yerel halkın ekonomisinin de risk altında olduğunu kaydetti. TBMM’ye sunulan yasa teklifinde özel bir bölge işaret edilmemiş olsa da “Akbelen ormanına yapılacak kolluk gücü müdahalesi kamuoyu önünde de meşru zemine oturtulmaya çalışılacak” diyen avukat Atal, anayasanın üçüncü maddesini hatırlatarak Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütün olduğunu ancak bunun da tehlike altında kalacağını ekledi. Devletin güvenliğinin sadece fiziki sınırlardan ibaret olmadığına vurgu yapan Atal, şu ifadeleri kullandı:
“Doğal kaynakların yok edilmesi güvenlik sorunudur. Devletin güvenliği sadece fiziki sınırlar olarak algılanamaz. İklim krizi ve doğal afetler çağında fiziki sınırların içerisinde doğal, kültürel varlıkların hepsi birlikte değerlendirilmelidir. Açıkça kanunların altı oyuluyor, ülke zayıflatılıyor. Anayasanın çeşitli maddelerine de dair de aykırılıklar mevcut. Türkiye Paris İklim Anlaşması’na da taraf oldu. Emisyon değerlerini düşürme taahhüdü verdi. Şimdi ne olacak? Burada bizim meşru direniş hakkımız doğuyor. Bu yasa çetelere hizmet anlamı taşıyor, başka bir amacı yok.”
‘ZEYTİNLİKLER ENERJİ YATIRIMLARIYLA ÖRTÜŞÜYOR’
Zeytinliklerin daha evvel maden faaliyetlerine açılmasını öngören yönetmeliğe karşı davacı derneklerden olan Doğa Derneği de teklife tepkili. Doğa Derneği Başkanı Dicle Tuba Kılıç, TBMM’ye getirilen teklifin yalnızca kömüre bağlanmaması gerektiğini düşünüyor. Özellikle Ege Bölgesi’nin hem zeytinliklerin hem de enerji yatırımlarının yoğunlaştığı bölge olduğuna dikkati çeken Kılıç, “Türkiye’nin kömür haritasına da baktığımızda kömür yatırımları zeytinlik alanlarla örtüşüyor. Fakat, JES ve RES’lerle de örtüşme var. Hukuki mücadeleler, Zeytin Kanunu sayesinde kazanılabiliyordu. Zeytinlikler sadece Anadolu’nun kadim bir üretimi değil, aynı zamanda bölgenin biyoçeşitliliği açısından da önemli” dedi.
‘TOPLUMSAL HUZUR BOZULACAK’
Kılıç, teklifin yasalaşmaması için ellerinden geleni yapacaklarını ifade etti. Ancak, teklifin yasalaşması durumunda “bizi çok büyük çatışma bekliyor” diyen Kılıç, şöyle devam etti:
“İnsanların dışarıya bağımlı olmadan zeytin üretebiliyor. Hem üreticiler açısından hem de bizim gibi biyolojik çeşitliliği savunanlar açısından çok kıymetli. Yasalaşsa bile kanuna karşı da dava süreci olacak. Umarım bu noktaya gelmez. Ancak, Türkiye’nin toplumsal huzuru da bozulacak. Bir kere bu çatışmaların artacağını söyleyebilirim. Bizi bekleyen ciddi bir kuraklık var. Zeytin ülke ekonomisi için de önemli bir yer tutuyor ve bu da tehlikeye atılmış olacak. Şirketlerin talebine göre hareket ediliyor, bunu görmemiz lazım.”
NE OLMUŞTU?
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının hazırladığı “Maden Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” 1 Mart 2022’de Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmişti. Kamuoyunda ‘Zeytin yasası’ olarak bilinen yönetmelik, maden şirketlerinin zeytinlik arazilerde faaliyet yürütmesini öngörüyordu. Çevre ve meslek örgütleri ile sendikaların tepkisine neden olan düzenlemeye karşı açılan ‘iptal ve yürütmenin durdurulması’ davasını görüşen Danıştay 8. Dairesi, yönetmeliği iptal etmişti. Böylelikle, zeytinlik arazilerde yapılması öngörülen madencilik faaliyeti yargı tarafından durdurulmuştu.
Haber Merkezi