Mutabakat metnine hayvan aktivistlerinden eleştiri: Bir milyon oy fazla alırlardı

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sokak köpekleri için barınakları işaret etmesiyle Altılı Masa’nın mutabakat metninde yer alan ‘hayvan hakları’ başlığı aktivistlerin eleştirisine neden oldu. Aktivistler, sorunun çözümü için kısırlaştırma, aşılama ve yerine bırakmayı öneriyor.

Mutabakat metnine hayvan aktivistlerinden eleştiri: Bir milyon oy fazla alırlardı
Yayınlama: 02.02.2023
A+
A-

Son aylarda Türkiye’de sokak hayvanlarına yönelik öfke görünür olmaya başladı. Öyle ki tartışmalarda siyasi partiler de dahil oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Endonezya’da gerçekleştirilen G20 Zirvesi sonrası uçakta gazetecilerin sorularına verdiği yanıtta sokak hayvanlarının yerinin barınaklar olduğuna işaret etti. Altılı Masa’nın mutabakat metninde de ‘hayvan hakları’ başlığı ile yapılacaklar listesi maddeler halinde yer aldı.

Hayvan haklarına ilişkin konuştuğumuz Dayanışma Hayvan Hakları Federasyonu (Dayanışma FED) Yönetim Kurulu Başkanı Timur Ugan, mutabakat metnindeki hayvan hakları bölümüne eleştiri getirirken Erdoğan’ın işaret ettiği barınak anlayışını da savunmadıklarını söyledi.

SOKAKLAR GÜVENLİ HALE GELECEKSE ÖNCE PSİKOPATLARI TOPLASINLAR

Dayanışma FED’in saha araştırmalarına göre Türkiye’de yaklaşık olarak iki buçuk milyon civarında sokak köpeği yaşıyor. Sokak hayvanlarına yönelik tartışmada, en zararlı ilan edilen köpeklerin toplatılmasına yönelik kamuoyu ikiye bölünmüş durumda. ‘Başıboş’ köpeklerin sokaklarda çocuklara zarar verdiğini ve güvenliği tehdit ettiği gerekçesiyle bir taraf toplatılmasını savunuyor. Diğer taraf ise hem çocukların hem de sokak hayvanlarının korunmasını. Toplumsal bir tartışmaya dönüşen meseleye dair Altılı Masa’nın önerisinin ilk iki maddesi şöyle: “Hayvan haklarını anayasal güvence altına alacağız. Hayvanlara haklarını teslim eden, yaşama haklarını teminat altına alan, mevcut hakları daha ileri götüren Hayvan Hakları Yasasını çıkaracağız.” Timur Ugan, ilk iki maddenin aktivistler tarafından zaten talep edildiğini söylerken, “Uygunsuz şartlarda kafeslerin içinde bakım veren barınak anlayışını değiştireceğiz” maddesinin eleştiriye neden olduğunu söyledi.

Ugan, mutabakat metninde av turizminin yasaklanmasına yönelik madde olması gerektiğini söylerken, “Bu rezaleti yasaklasalardı bir milyon fazladan oy alırlardı” dedi. Ugan, barınak anlayışını değiştirilmesine yönelik taahhüte de eleştiri getirerek sözlerine şunları ekledi:

“Barınak meselesini kim uydurdu bilmiyorum fakat siyasilere danışmanları yanlış bilgi veriyor. Barınak diye bir şey yok. Bu kavram olarak da kanunda yok. Kanunda olmayan bir şeyi seçim bildirgesine nasıl yazarlar. ‘Sokakları güvenli hale getireceğiz’ diyorlar. Köpekler bir lokma ekmek için kuyruğunu kıstırıp geziyor. Sokakları güvenli hale getireceklerse psikopatları toplasınlar önce.”

TÜRKİYE’DE HER AY 40 BİN HAYVAN SOKAĞA BIRAKILIYOR

Hayvanların toplatılıp barınaklara kapatılmasını savunanların ilk başvurduğu argümanlardan biri Avrupa örneği oluyor. Timur Ugan, Avrupa’nın sokak hayvanlarına ilişkin ilk adımları 1900’lü yıllarda atmaya başladığını söyledi. Kısırlaştırılan ve aşılanan hayvanların daha sonra sokaklara geri bırakıldığını anlatan Ugan, besleme faaliyetlerinin de devam ettiğini sözlerine ekledi. Uygulamanın sonucunda popülasyonun kontrol altına alındığını belirten Ugan, aynı zamanda üretim ve satışın yasaklanmasının da çözüm içerisinde düşünülmesi gerektiği görüşünde. Caydırıcı cezaların devreye alınması gerekliliğinin altını çizen Ugan, Türkiye’de şu an ayda 40 bin hayvanın sokağa terk edildiğini kaydetti.

ÜÇ MAYMUNU OYNUYORLAR

Türkiye’deki yöntemlerin ilkel olduğunu savunan Ugan, öldürme politikasında ilk sırada Türkiye’nin olduğunu söyledi. Anacak Ugan, bunun yerine üretim ve satışın yasaklanmasıyla bin 300 ilçede kısırlaştırma-aşılama merkezlerinin kurulması durumunda, iki buçuk milyon köpeğin altı ay gibi bir sürede kısırlaştırılabileceği görüşünde. Üretim çiftlikleri ve petshopların yurtdışından getirilen kaçak hayvan merkezine dönüştüğünü sözlerine ekleyen Ugan, sistemin bütünüyle sorunlu olduğuna şu sözlerle dikkat çekti:
“Kapıkule ve Sarp’tan bavullarla yüzlerce yavru hayvanlar taşınıyor sonra bir kısmı sokağa bırakılıyor. Cumhurbaşkanı, iki buçuk milyon köpeği koyacak barınak duymuş, görmüş mü? Barınaklar ölüm kampı gibi hayvanlar birbirini yiyor. Barınak denilen anlayışın toplama kampından farkı yok. Türkiye’de barınak diye bir kavram yok. Yasal olarak geçici bakım evi diye tanımlanıyor. Bunun dışındaki bütün uygulamalar kanun dışı. Zaten ısırma vakalarının onda dokuzu sahipli hayvanlardan geliyor. Tasmasız, sahibi yanında olmadan hayvan sokakta gezdirilemez. Sorun sahipli hayvanlarda. Cins hayvan ve petshoplarda hayvan satışının yasaklanmasını Meclis’te kabul ettiremedik. Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu AKP Milletvekili, ‘cins köpek ihtiyacı olanlar bunu nereden karşılayacak’ anlayışına sahip. Biz sokaklardan sahipli hayvan topluyoruz.”

Ugan, sorunun çözümüne ilişkin yapılacakların en başında eğitimin geldiğini düşünüyor: “TRT saçma sapan ‘entrikanın en güzel burada’ diye dizi reklamı yapıyor. Kamu spotları yayınlasınlar, neden yapmıyorlar? Halkın duyarlılığı artsın diye defalarca talepte bulunduk. Üç maymunu oynadılar.” Ugan’a göre bu duyarsızlığın arkasında “rant çeteleri” var. Türkiye’de yıllık mama, aşı ve ilaç masrafları 3 milyar dolarlık bir ciroya sahip. Ancak hayvanların toplanıp, aşılanması gibi faaliyetler için ayrılması gereken bütçe yaklaşık 500 milyon TL bandında.

BursaTanık/Özel Haber