Her devrin sevilmeyenleri: Daha ilk başta Romanı işinden ediyorlar

Tarih boyunca egemen toplumlar tarafından sevilmeyen, hor görülen ve sürgün edilen halkların başında Romanlar geliyor. Her ne kadar toplum tarafından Romanlara dair birtakım fikirler olsa da onlarla diyalog kurulmadan oluşan bu fikirler ön yargıdan öteye gidemiyor. Bursa’nın Roman nüfusuyla bilinen Demirkapı mahallesinin Artist Hasan’ıyla Romanları konuştuk.

Her devrin sevilmeyenleri: Daha ilk başta Romanı işinden ediyorlar
Yayınlama: 30.09.2023
A+
A-

BursaTanık Özel

İsmi 1300’lü yıllarda tahrir defterlerinde yer alan ve Rum mahallesi olarak varlığını sürdüren Demirkapı mahallesi, mübadelenin ardından Rumların göçünün ardından yeni misafirlerine ev sahipliği yapmaya başladı. Yeni misafirler ise büyük çoğunluğu Yunanistan’dan gelen Romanlar’dı.

Sırtını Uludağ’a veren bu mahalle, içine bazen bir arabanın zor girebileceği dar sokaklar, tırmanırken insanı nefes nefese bırakan bayırlar, Rumlar’dan kalan eski ve yeni yerleşimcileri tarafından yapılmış gecekondu evleriyle bizi karşıladı. Meraklı bakışların içerisinde mahalleyi kısaca turladıktan sonra mahallenin ‘Artist Hasan’ı 26 yaşındaki Hasan Çam’la hem kendisine hem mahallesine hem de Romanlara dair sohbet gerçekleştirdik.

Hasan’a artist demelerinin nedeni, oyunculukla uğraşması. Birçok dizide yardımcı oyuncu olarak yer alan Hasan bu işe 18 yaşında başlamış, bugün hala devam ediyor. Hayalinin peşinde koşan Hasan, olur mu olmaz mı derken girdiği yolda başrollerle, yönetmenlerde, yönetmen asistanlarıyla tanıştıktan sonra bu yola tamamen girdiğini söylüyor.

Oyunculuk için mahallesinden bir süreliğine ayrılarak İstanbul’a giden Hasan, kuzenlerinin ısrarıyla yeniden mahallesine dönüyor. İstanbul’a dönme planlarıyla Demirkapı’ya gelen Hasan, geliş o geliş bir daha ayrılamıyor mahallesinden. Tabii dönmeme sebeplerinin başında ‘manitası’ geliyor. Manita dönmeme konusunda ağır basınca Hasan da kariyerini Bursa’da sürdürme kararı veriyor. “Birbirimizden ayrı kalamıyoruz” diyor.

KANBERLER’DEN GÖÇ EDENLER MAHALLELİNİN HUZURUNU BOZDU

Çocukluğunun Demirkapı’da çok güzel geçtiğini söyleyen Hasan, son dönemlerde mahallenin bozulduğunu söylüyor. Bozulmanın gerekçesi ise ortaokullara kadar inen uyuşturucu ve artan hırsızlık olayları. Benzer şikayetleri mahallenin eski abilerinden de duyuyoruz. Özellikle bir başka Roman mahallesi olan Kanberler’deki kentsel dönüşümden sonra mahalleye oradan Demirkapı’ya gelenler, mahallenin eski sakinlerinin deyimiyle huzurlarını kaçırmış. Artan olaylar mahalleden göçü de başlatmış. Hasan, göçün yalnızca mahallenin huzurunun kaçmasıyla değil, mahalleye yönelik algı yüzünden de gerçekleştiğini ifade ediyor. “Demirkapılı ya aman boşver.” sözleri yüzünden mahalleden göç olduğunu söyleyen Hasan, kendilerine böyle hitap edenlere ise, “Ulan Hamzabey’de oturuyorsun. Demirkapı’yla arasında 15-20 dakikası var.” sözleriyle tepki gösteriyor.

“GÜNÜBİRLİK YAŞAMIYORUZ”

Toplumun büyük çoğunluğunun Romanlar hakkındaki en sabit görüşlerinden birisi günübirlik yaşamaları ve bugün kazandıklarını akşama kadar harcamaları. Ancak Hasan bu görüşün doğru olmadığını söylüyor. “Günübirlik yaşamıyorlar aslında. Hepsinin torunları, çocukları, aileleri var. Tutumlular.” diyor. Birçok Romanın da birikim yaptığını dile getiren Hasan, bir kişinin birkaç evi ya da arabası olduğunu anlatıyor.

Sosyal medyaya sıkça düşen görüntüler ve dizilerde yer alan hikayelerde Romanların kavgacı olduğuna dair yaygın görüşü soruyoruz Hasan’a. “Hiçbir şekilde doğru yansıtılmıyor. Sürekli kavga etmiyoruz. Ettikleri oluyor ama hemen sonra bakıyorsun yine beraberler. Birine bir şey olsa diğeri koşar. Bizde birlik ve beraberlik var yani.” sözleriyle Romanların doğru yansıtılmadığını anlatıyor.

İŞVERENLER ROMAN ÇALIŞANLARA ÖNYARGILI

İbrahim Tatlıses, Bülent Ersoy, Muazzez Abacı gibi önemli isimlerin orkestrasında Demirkapı’nın müzisyenlerinin çaldığını söylüyor mahalleli. Ama müziğin ve müzisyenliğin en çok yakıştığı halk olan Romanların önemli geçim kaynaklarından birisi bu olsa da tek geçim kaynakları bu değil. Roman iş insanlarından, oyunculardan, farklı meslek gruplarında çalışanlardan bahsediyor Hasan. Romanların düzenli işlerde çalışamayacağına dair yaygın bir görüş olduğunu anlatan Hasan, bunun doğru olmadığı görüşünde. Bu noktada işverenlere sesleniyor Hasan, “Siz işverensiniz kardeşim, tutmayı bileceksiniz. Tutmayı bilmiyorsanız o işi işletmeyin daha iyi.”

Romanlara yönelik ayrımcılık yaygın olarak bilinse de Hasan bu konuda şanslı olanlardan. Kendisinin bu zamana kadar hiçbir şekilde ayrımcılığa uğramadığını belirtiyor. Ancak kuzenleri Hasan kadar şanslı olamamış. Kuzeninin bir işe girdiğini anlatan Hasan, kısa süre sonra patronunun kendisinin işten çıkardığını anlatıyor. İşten çıkarma sebebi dükkanda gerçekleşen bir hırsızlık. Olay yaşanınca patron kameralara dahi bakmaya gerek duymadan Hasan’ın kuzenini işten çıkarıyor. Kamera kayıtları ortaya çıkınca hırsızlığı başka birinin yaptığı ortaya çıksa da olan Romana oluyor.

“İLK BAŞTA ROMANI İŞİNDEN EDİYORLAR”

Sorun sadece işveren-çalışan ilişkisinde de değil üstelik. İşyerlerinde çalışan Romanlara yönelik önyargılar nedeniyle çok fazla işten atılma olayı olduğunu söyleyen Hasan, işyerinde yaşanan bir kavgada ilk taşı karşı taraf atsa da okların mutlaka Romanlara döndüğünü anlatıyor. “O adamın hiç mi suçu yok?” diyor, “laf dalaşını başlatan o. E ne oldu? Roman işten çıktı. Daha ilk başta Romanı işinden ediyorlar.”

Bütün bu yaşananlara “keşke olmasa diyerekten” temennisinde bulunan Hasan sözlerini şöyle sonlandırıyor: “Aslında Romanlar çok eğlenceli insanlar. Öyle abuk subuk insanlar yok aramızda. Tarif etmeye kalksak edemezsin. Yaşamadığın için bilemezsin. Şu olmasa daha iyi… Ayrımcılık…”