Hamas Türkiyeli gazeteciye konuştu: Başka çaremiz yoktu

Hamas temsilcisi Gazeteduvar’a yaptığı açıklama ile başka çarelerinin kalmadığını o nedenle Aksa Tufanı için düğmeye bastıklarını anlattı. Halit Kadumi, 7 Ekim sonrası yaşananları ve merak edilenleri anlattığı söyleşide, kimsenin İsrail’in işgalciliğini anlamadığını ve konuşmadığını söyledi.

Hamas Türkiyeli gazeteciye konuştu: Başka çaremiz yoktu
Yayınlama: 07.11.2023
A+
A-

Hamas’ın İran temsilcisi Halit Kadumi, Gazeteduvar’a yaptığı açıklamalarda, 7 Ekim’de başlayan Aksa Tufanı saldırısını gerçekleştirmekten başka çarelerinin kalmadığını söyledi. Gazze’nin sınır ötesinde başlayan operasyon ile İsrail’de bin kişiyi öldürüp, yüzlerce insanı esir alan Hamas’a İsrail’in cevabı ağır oldu. Haftalardır bombalanan Gazze’de bir milyon insan yerinden olurken, binlerce insan öldürüldü. Peki bundan sonra ne olacak? Bu sorunun yanıtıyla beraber merak edilenleri Hamas İran Temsilcisi Halit Kadumi Gazeteduvar’da anlattı.

‘NEDEN DÜNYA İŞGALCİ İSRAİL’İ TOLERE ETMEK ZORUNDA?’

Aksa Tufanı operasyonunun başladığı tarihin üzerinden neredeyse bir ay geçti. Bugünden baktığımız zaman bu operasyonun neden başladığını söyleyebiliyoruz. Neden 7 Ekim tercih edildi? Gazze’de abluka altında sıkışmışlığın bir tezahürü olarak yorumlayabilir miyiz?

Bismillahirrahmanirrahim. Öncelikle beni konuk ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Aslında bakarsanız 7 Ekim, Filistin halkına dayatılan bir şeydi. Bunun nedeni 75 yılı aşkın bir süredir uluslararası kamuoyundan adalet eli uzatılmasını bekliyor oluşumuz. İsrail’in aralıksız devam eden vahşetinin, savaş suçlarını durdurmasını bekliyoruz. Bugün ne oluyor? İsrail’in kitlesel katliamında masum çocuklar, aileler öldürülüyor. Bu durum on yıllardır devam ediyordu ve maalesef kimse “Burada bir işgalci güç var” diye anlamaya çalışmıyor. Uluslararası hukuka ya da Birleşmiş Milletler’e göre bile işgalci bir güç. İsrail’in işgalci olduğunu ben değil onlar söylüyor…

O zaman uluslararası kamuoyu neden bugüne kadar II. Dünya Savaşı’ndan arta kalan tek kolonyal gücü tolere etmek zorunda? Hiçbir hesap vermeden, hiçbir cezalandırma ile karşılaşmadan neden tolere ediliyor? El Aksa Camii, yerleşimcilerce talan edildi. Hani şu ‘sivil’ olarak gösterilen yerleşimciler. Bizim sivillerimizi, sokaktaki insanlarımızı öldürenler işte bunlar: Batı Şeria’da tarlalarını yakıyorlar. Şimdi bile 7 Ekim’den bu yana Batı Şeria’da 200’e yakın Filistinli sivil şehidimiz oldu. Şehitlerimizin büyük bir bölümü sözüm ona ‘sivil’ denilen İsraillilerce öldürüldü. Düzenli olarak El Aksa Camii istila edildi. Hıristiyanların da kutsal mabetlerine saldırdılar: Kudüs’teki kiliseler baskına uğradı. Üstelik, Netanyahu hükümetinin sözde Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Gvir gibi İsrail’in baş siyasi unsurlarınca bile yönetildi(1). Bu adam pek çok defa açık bir şekilde Filistinlilerin yaşam hakkı olmadığını dile getirdi, El Aksa Camii’ne kendi şahsi tabancasıyla girdi, Kudüs kiliselerindeki papazlara tükürdü(2). Filistinlilere bu topraklarda hiçbir yer olmadığını hep ısrarla söyledi. Yerleşimcilerle birlikte El Aksa Camii’ne girdiğinde onlara önderlik ediyordu. Bunu tabii ki polis ve İsrail ordusu tarafından sunulan güvenlik çemberi içerisinde yapıyordu. Sonra ibadet edenlerin ellerine kelepçe vurdular, aralarında kadınlar ve hatta küçük kız çocukları vardı. Onların da başörtülerini zorla çıkarttılar ve vahşice cezaevine itildiler. Hepsi kameraların gözü önünde oldu, bunlar öyle uydurma hikayeler değil. Uluslararası kamuoyu yaşananlara tanıklık etti. Dünya alem bugün İsrail’in işlediği suçlara karşı sokakta.

‘TUTSAKLARIN ARASINDA ÖLÜ BEDENLER VAR’

Bir de Gazze’deki devamlı kuşatmadan bahsetmek gerekiyor. Bizim halkımız, bizim çocuklarımız kuşatma yüzünden 7 Ekim’den önce de orada, evlerinde ölüyordu. İlaç yokluğu yüzünden, içilebilir suyun, elektriğin olmayışı yüzünden, uluslararası kamuoyuna ulaşmanın imkansızlığı yüzünden. Biliyor musunuz, Gazze’deki Türk kanser hastanesi yeterli ilacın bulunmadığını bas bas bağırıyordu. İsrail’in ilaç tedarikini engellediğini ve hastaların düzgün bir tedavi için dışarıya taşınmasına müsaade etmediğini haykırıyordu. Çünkü biliyorsunuz, Gazze’deki tıbbi altyapı hastaların tedavisini kapsamlı bir şekilde sürdürmeye uygun değil.

Ayrıca tutsaklar konusu çok önemli. 7 bini aşkın tutsağımız var. Aralarında 12 yaşından küçük çocuklar var. Aralarında onlarca yıl cezaya çarptırılmış kız çocukları var. Aralarında dosyası idari gözetim altında 2 bin tutuklu var. (İdari gözetimin anlamı şu: Senin neden İsrailliler tarafından tutuklanmış olduğunu bilememen. Üstelik bu durum her 6 ayda bir yenileniyor ve böylece yıllarca sürüyor). Aralarında Nael Bargouti var, kendisi 42 yıldan fazla süredir hapishanede. Tam 42 yıldır! Aralarında 360 yıl hapis cezasına çarptırılmış tutsaklarımız var.

Hatta biliyor musunuz aralarında ölü bedenlerimiz var! İsrail cezaevlerinin içerisinde! Tutsakların ölü bedenlerini ailelerine teslim etmiyorlar, çünkü onlara göre yatmaları gereken cezayı ölmüş de olsalar henüz tamamlamadılar! Bunu yapan tek hükümet bu!

Röportajın devamına buradan ulaşabilirsiniz.

Haber Merkezi