Araştırma: Türkiye 2030 yılında kömürü terk ederse yüz binlerce ölümü önleyebilir

HEAL hazırladığı raporla Türkiye’nin kömürlü termik santrallerden 2053 yerine 2030 yılında çıkışıyla elde edebileceği tasarrufları ortaya koyuyor.

Araştırma: Türkiye 2030 yılında kömürü terk ederse yüz binlerce ölümü önleyebilir
Yayınlama: 23.12.2022
A+
A-

Araştırmalar Türkiye’nin tarafı olduğu Paris İklim Anlaşması’na uymadığını gösteriyor. 2053 net sıfır hedefinden uzak olan Türkiye’nin 20 yıl önceden 2030 yılında dahi kömürü terk etmesinin sağlık özelinde 3,1 Trilyon TL tasarruf edebileceğini gösteriyor. Sağlık ve Çevre Birliği HEAL, hazırladığı rapor ile 2050 yılında izin süreleri dolacak kömürlü termik santrallerinin 20 yıl önce yani 2030 yılında kapatılmasıyla önlenebilecek ölümler ile sağlık maliyetleri ve hastalıklara dair tasarrufu ortaya koyuyor.

Rapora göre Türkiye 2030 itibariyle kömürlü elektrik üretimini terk ederse, en az 102 bin 601 erken ölüm, 30 bin 975 erken doğum ve çok sayıda kronik hastalık önlenecek. Raporun en dikkat çeken ifadelerinden biri ise Türkiye’nin kömürden çıkışla birlikte 3,1 Trilyon TL’lik sağlık maliyetinin ortadan kalkacak olması.

‘TÜRKİYE KÖMÜRDEN ÇIKIŞ İÇİN YETERLİ ADIM ATMIYOR’

Türkiye 2053 net sıfır hedefini 2021 yılında Paris İklim Anlaşması’na taraf olarak açıklamıştı. Ancak Türkiye, insan sağlığı, iklim değişikliği, iklim değişikliği kaynaklı sağlık sorunları ve sağlık maliyeti üzerinde ciddi olumsuz etkileri olan kömüre dayalı enerji üretimini sonlandırmak yerine yeni enerji sahalarına ihale ediyor. Raporda, Türkiye’nin imzacı ülkelerden biri olduğu Paris İklim Anlaşması’na taraf olmasına rağmen yeterli adım atmadığı belirtildi. Araştırmalar, 1990-2020 yılları arasında Türkiye’de kömüre dayalı elektrik üretiminin yüzde 459, elektrik sektörü kaynaklı sera gazı emisyonlarının ise yüzde 323 oranında arttığını gösteriyor.

2030’DA KÖMÜRDEN ÇIKIŞ HEM SAĞLIK HEM DE MALİYET AÇISINDAN DAHA AVANTAJLI

Rapora göre fosil yakıtların tetiklediği iklim değişikliği yeterli gıda ve güvenli barınmayı da etkiliyor. Dünyada yapılan araştırmalar iklim değişikliğinin, 2030 ile 2050 yılları arasında dünya genelinde yetersiz beslenme, sıtma, ishal ve sıcak stresinden kaynaklanan yaklaşık 250 bin ek ölüme neden olacağını öngörüyor. İnsan sağlığına doğrudan verilen zararın maliyetinin (tarım, su ve atık tahliyesi gibi sağlığı belirleyen sektörlerdeki maliyetler hariç) 2030 yılına kadar yılda 2 ile 4 milyar ABD doları arasında olacağı tahmin ediliyor. Raporda Türkiye’den verilen örneklerde şu ifadeler kullanıldı:

“Türkiye’de elektrik üretimi için kömür yakılması sonucunda her yıl hava kirliliğine bağlı 5 bin erken ölüm meydana gelmektedir. Türkiye 2030 yılına kadar kömürden çıkmayı tercih ederse, 102 bin 601 erken ölüm önlenebilir. Bu rakam her yıl Türkiye’de trafik kazalarında hayatını kaybedenlerin 20 katından fazladır. Ayrıca her yıl 436 bin kişi bulaşıcı ve bulaşıcı olmayan hastalıklar nedeniyle, 160 bin kişi dolaşım sistemi hastalıkları nedeniyle ve 80 bin kişi de tümörler nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Kıyasla, 2030’a kadar kömürden çıkış sayesinde önlenecek erken ölüm, Türkiye’de tümörlere bağlı yıllık ölümlerden daha fazladır. 2020 yılında Türkiye’nin sağlık harcaması 250 milyar TL (15,5 milyar Euro) olarak gerçekleşti. 2030’a kadar kömürden çıkma patikası tercih edilirse, Türkiye’nin 12,5 yıllık sağlık harcamasına eşdeğer sağlık maliyeti önlenebilir.”

KÖMÜRDEN ÇIKIŞ 2050’YE KALIRSA ÖLÜMLER 7 KAT DAHA FAZLA OLACAK

Sağlık ve Çevre Birliği (HEAL) Türkiye Kıdemli Danışmanı Funda Gacal, Çanakkale, Adana, Hatay, Kütahya, Maraş, Muğla ve üzerinde çalışma yaparak sağlık üzerine etkilerini ortaya koyduklarını söyledi. Çanakkale’deki beş kömürlü termik santralin 2030 yılına kadar kapatılması halinde önlenebilir sağlık maliyetlerinin yüzde 87 oranında, yaklaşık 29 milyar Euro’dan 4 milyar Euro’ya düşeceğini söyleyen Gacal, Adana ve Hatay’daki Atlas, Hunutlu, Sugözü ve Tufanbeyli’deki kömür santrallerinin neden olduğu erken ölümden 86’sının önlenebilir olduğunu belirtti.

funda-gacal.jpg
Sağlık ve Çevre Birliği (HEAL) Türkiye Kıdemli Danışmanı Funda Gacal.

Kütahya, Muğla, Maraş Afşin-Elbistan’daki santrallere ilişkin sözlerini sürdüren Gacal, Çanakkale’deki durumun diğer santraller için de geçerli olduğunu söyledi. Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Melike Yavuz da kirli havanın insan sağlığını doğrudan olumsuz etkilediğini söyledi. Yavuz, “Bu rapor, her türlü arıtma sistemi kullanılsa dahi termik santrallerin 2050’ye kadar faaliyette kalması durumunda ortaya çıkacak sağlık maliyetlerine odaklanıyor. Tedbir alınmaması durumunda gelecekte çok daha ağır ve dolayısıyla bunlara bağlı olarak artacak sağlık giderleriyle karşı karşıya kalacağız” dedi.

‘DEMANSI DA TETİKLİYOR’

Raporla ilgili konuşan Türk Tabipleri Birliği Halk Sağlığı Kolu Başkanı Prof. Dr. Gamze Varol, son çalışmalarla kirli havanın kalp damar hastalıklarının yanı sıra demansı tetiklediğini söyledi. Varol, “Bu çalışma kömürün elektrik üretiminde kullanılmasının günümüzdeki teknolojik gelişmelere rağmen hala havayı kirlettiğini ve Türkiye’nin her bölgesinde milyonlarca insanı etkilediği gösteriyor. Biz hekimler birey, yurttaş ve bilim insanı olarak bu sorunla mücadele etmeliyiz” dedi.

gamze-varol.jpg
Türk Tabipleri Birliği Halk Sağlığı Kolu Başkanı Prof. Dr. Gamze Varol.

Raporun son kısmında bir dizi öneriye de yer verildi. Mevcut kömürlü termik santraller için en geç 2030 yılı olmak üzere kapatılma tarihlerinin belirlenmesi ve yeni kömürlü termik santral inşa edilmemesinin gerektiğini belirtildi. Yetkililere yapılan çağrıda sağlık ve çevre etki değerlendirmeleriyle birlikte kısa ve uzun vadeli analizler ile yerel ve sınır ötesi etkileri de içeren, ekonomik maliyet fayda analizlerine dayanan bilinçli enerji seçimleri yapılması gerektiği söylendi.

Haber Merkezi