Akşener’den fotoğraf açıklaması: Aday açıklanırken suratı neden asıktı?

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Millet İttifakı’nda yaşanan cumhurbaşkanı adayı krizinin çözülmesinin ardından Habertürk Televizyonu’nda Fatih Altaylı’nın sunduğu “Teke Tek” programına konuk oldu.

Akşener’den fotoğraf açıklaması: Aday açıklanırken suratı neden asıktı?
Yayınlama: 07.03.2023
A+
A-
Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığının duyurulduğu açıklamada yüzünün asık olması sorulan Meral Akşener, “Yüzüme ışık geldi. Diğer fotoğrafta öyle bir şey yok. İmza koymuşum öyle bir şey olur mu” dedi.Akşener’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:”Benim üzerimde palto varken Temel Bey’in yaptığı konuşma ve sonra Kemal Bey’in yaptığı konuşma esnasında resme baktığınızda, ben o resmi inceledim. Tuhaf bir ışık gelmiş. Mutsuz bir durum yok. İmza koymuşum, öyle şey olur mu? Bu dünyada oğlum hariç, eşim de dahil hiç kimse bana zorla bir şey yaptıramaz. Dolayısıyla öyle bir durumumuz yok.Bir gece evvel hiç uyumadım. Müzakere nedeniyle evimize gelenler oldu. Mansur Bey ve Ekrem Bey geldiler. Sıfır uykuydum. O masada bir müzakere oldu, müzakere neticesinde bir uzlaşı ve mutabakat sağlandı. İki metne 6 genel başkan imza attık. Doğru bulmadığınız bir kararın altına niye imza atasınız. Gerçekten arkadaşlar baksınlar, paltolu olanda yüzüme gelen ışık şöyle. Bir de deprem oldu, kahkaha atmaya çekiniyoruz.Ben 99 depreminde Kocaeli milletvekiliydim. Eşim ve kendi ailem oradaydı. Bu deprem benim eski anılarımı çıkardı. Ne kadar kötü bir şeymiş. Acıyı ittiriyorsunuz, sonra anında ortaya çıkıyor. Bir gece sıfır uyku. İyi ayakta kalabildim orada. Yorgunluk herhalde immün sistemini düşürüyor insanı. Ne olur beni affedin, eve gidin üstümü başımı değiştirip dinleneyim dedim. Saadet Partisi’nin menüleri muhteşem olur.

CHP’de Alper Taşdelen’in menüsünde genel olarak balık olur, güzel olur. Çankaya’da.

Pazar gününün gecesinden bahsediyorum. Hiçbir şey gizli saklı değil. Perşembe günkü müzakere masasında, müzakereye kapalı ortam oluştu. Yani; siz bir fikir ortaya koyuyorsunuz diğer 5 kişi tek bir konuda karar almış, onun üzerinden geri gitmiyor. Siz de bunun tartışılmasını arzu ediyorsunuz. Dolayısıyla orada ne oluyor? Herkes bana masadan kalktı diyor ama; masa kalktı.

Müzakere alanı tıkandığı zaman ben bir tarihçiyim, Lozan görüşmelerini babamın amcasının anlatımlarından bilirim. Elbette sertleşmeler, zıtlaşmalar, zaman zaman şu harekete varan tutumlar olur. Her şey güllük gülistanlık olmaz. Lozan’daki müzakereye baktığınızda herkes ortak nokta bulmak üzere. Biz orada 6 kişi, her birimizin birey olarak hayata bakışı, hayata baktığımız yerde prolemlere çözüm anlayışı, çözüm anlayışımız, duruşumuz birbirinden farklı.

HİÇ SOLCU BİR AİLE OLMADIK

O masanın en büyük kıymeti Türkiye’nin büyük bir siyasi ve sosyal alanını temsil etmesi. Orada oturuyorsunuz, öncelikle farklılıklarına saygı duymayı öğreniyorsunuz. Babamın ailesi, rahmetli Atatürk, rahmetli İnönü’nün dostu arkadaşı. Hiç solcu bir aile olmadık. Üzgünüm bizi dinleyenlerden. Ama Atatürkçü, CHP’nin kurucu, Cumhuriyet kurucu iradesinin belki kenarında payı olan bir ailenin çocuğuyum.

Ama annemin öz dayısı Menderes’in İstanbul İl Başkanı. Bir tarafım da orası. Ben espri yapardım aileme, bu ülkede annemin oy kullanmasında halalarım yanında dururdu, kime oy verecek diye. Babasının tarafı Demokrat Partili, öbür taraf İsmet Paşacı. Bu alanın bir biriyle olan çatışmasını o masada en iyi bilen benim.

Bir taraftan İsmet Paşa, bir taraftan da rahmetli Menderes. Birbirine bunları masanın altından söyleyen geçmişimizden bahsediyorum. Bu ülkede ucube sistemden kurtulmanın yollarını aramak üzere oturup birbiri anlamaya çalışması çok kıymetli. Farklılıklarımıza saygı duymayı öğrendik. Vazgeçebildiğimiz sabitelerimizi konuştuk, müştereklerimizde birleştik. Her bir siyasetçinin sabitesi vardır. Hızlı değişen dünyanın yeni değer setleri var. Sonuç itibariyle elbette birçok konuda ortaklaşabilmek için pek çok münakaşa, müzakere ve ondan sonra bir noktaya geliş oluyor.

Biz Kemal Bey’le buluşmadık. O toplantılar şöyle geçiyor; ev sahibi benim diyelim ki, o toplantının önce gündemini yazıyoruz arkadaşlarla. Sonra diğer genel başkanları dolaşıyorum, ekleme ve çıkarmalar yapılıyor. Ondan sonra kendi arkadaşlarımızla basına söyleyeceklerimizi planlıyoruz. Ondan sonra yazılan metni bütün siyasi partilere gönderiyoruz. O metin eklemelerle geri dönüyor, yeni baştan düzenleme yapılıyor, o masada tekrar gözden geçiriliyor.

Perşembe günkü toplantıda başkanlık konuşmasını birazcık öne alma konusunda katkım olduğunu düşünüyorum. En azından yöntemini konuşalım diye. Gerçekten daha önce konuşmadık. Aniden aday konuşulduğu takdirde önce farklılıklar ortaya çıkar. Parlamenter sisteme geçişle ilgili olarak yol haritasını, parlamenter sistemden ne anladığımızı yazdık. Ona bağlı olarak kanun ve anayasa değişikliklerinin ne olduğunu yazdık. Daha da enteresan, şimdi bizim adayımızın elinde her şeyi var. Mutabakat metni kamuoyuyla paylaşıldı. Anayasa değişikliği, güçlendirilmiş parlamenter sistem önerileri.

Örneğin Taha Akyol benim ağabeyimin arkadaşıdır, değer verdiğimiz büyüğü. İlk çıktıyı ona da gönderdim. Dolayısıyla onun da katkısı da var. Muhtemelen diğer partilerin de var. Saadet’in, DEVA’nın, Geleceğin, Demokrat Parti’nin, isim asla konuşmadık. Biz hep bir şey dedik, sayın Erdoğan ve arkadaşlarına. Bize soru soranlara ‘seçim tarihini açıkla adayımızı açıklayacağız’. Ve öyle oldu. Dün sayın Erdoğan 10 Mart’ta seçim tarihini açıklayacağını 14 Mayıs’ı ilan edeceğini ilan etti, biz de adayımızı açıkladık.

HERKESİN CUMHURBAŞKANI OLMAYA HAKKI VAR

Ben aday olmadığımı ilan etmiştim. Hiç pişman olmadım. Bugün sizin karşınızda ferah ferah oturuyorsam, her ne kadar Perşembe’den Pazar’a sürekli taş yağmuruna tutulduysam da önemi yok. Kendine bir şey yontuyor duygusunun olmamasını sağlamaya çalıştım. Seçiliriz, seçilemeyiz herkesin cumhurbaşkanı olmaya hakkı var.

Ersan Bey’i çok severim, huzurunuzda aracılığınızda teşekkür ederim. Kendisini evimde ağırlamak isterim. En fazla taş atıldığı zaman kendimi şeytan taşlamasında hissettim. Ben hacca gitmiş insanım. O gün Ersan hoca, sizin kanalınızda bizimle ilgili çok kolay değildi o sözleri söyleyebilmek. Benim için çok kolay değildi o sözleri söylemek. Ben kendisinin fikirlerini almak istedim, konuşacaktım kendisiyle, daha müzakere sona ermediği için. Çok insan tarafından saygınlığı olan hocamız. Evimde yemekte ağırlayıp fikirlerinden faydalanacağım.

AŞIRI NETLİKLER GENEL OLARAK SİNİR BOZAR

Sertti, sert olmalıydı. O metni ben yazdım. 28 yıldır akftif politika yapıyorum. Sert olarak algılanabilir ama aslında net olmasına dikkat ettim. Çok netti. Aşırı netlikler genel olarak sinir bozar. Çeşitli şekilde tariflersiniz onu. Oradan çıkan sonuç şu; ‘hayır, biz beşimiz böyle düşünüyoruz, senin önerilerin herhangi bir takdire uygun değil’ gibi bir tutum alınırsa o zaman net olursunuz. Ben kişisel olarak hiçbir şeyin talibi değilim.

Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda 1,5 evvel vazgeçmemiş olsaydım, 5 erkeğin arasında tek kadınım ben. Belki bana gelirdi top. Bugünkü sistemi oluşturabilmek için gayretim oldu. Şu anda sayın Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adayı. Elbette liderlerle bir sorunumuz yok, başından beri destekleyeceğiz çıkan adayı. Popülaritesi yüksek milletin hadi hadi dediği 2 büyükşehir belediye başkanını da onun koşu partneri haline getirdi o masa. Bunu değerli biliyorum. Millet İttifakı’nın adayı sayın Kılıçdaroğlu onlarla birlikte koşacak. Koşu partneri üçü birden. En önde sayın Kılıçdaroğlu’nu elbette seçtirmek üzere.

Dengemi kaybetmiş değildim. Nettim Ben. Ben kalbi açık insanım, hesabım kitabım yok. O masada uzunca dönem geçtikten sonra aday işine doğru yavaş yavaş gittik ama, alan sıkıştığı andan itibaren şunlar konuşmaya başlandı; Meral Akşener birinci başkan yardımcısı olmak istiyor, kazanacak aday onun için diyor. Bu külliyen yalan. Başta sayın Kılıçdaroğlu olmak üzere, diğer 4 arkadaş dahil olmak üzere bir kişiyle buna dair tek bir harf konuşmuşsam, bu arkadaşlar derlerse ki Meral Hanım bununla bizimle konuştu derlerse, şu programdan hemen çıkışta, politikayı bırakmaya hazırım.

ÖNCE ÜÇÜMÜZ UZLAŞTIK

Sonra dedim ki, ne olur ne olmaz size bir arkadaşımı göndereyim, onların arabasıyla gelin, en azından görünmeyin ne olur ne olmaz. Benim amacım bu ülkenin feraha çıkması. Geldiler, bazı seçenekler ileri sürdüler. İzin almadığım için söyleyemem. Kazanmaya odaklandığım için, bu iki arkadaşımızın popülaritesi benden fazla, doğrusunu konuşalım. Dolayısıyla bu arkadaşlarımızın mutlaka o süreçte aktif olmaları gerekiyor. Belediye başkanı görevi üzerinden yardım başka bir şey, ama bu işin içinde bu kampanyada ve sonrasında, kazanma halinden sonra taşın altına ellerini, gövdelerini koyacaklarının da ispatı lazımdı. Orada uzlaştık. Önce üçümüz uzlaştık.

Bu konuşurken ortaya çıkan bir şeydi. Ancak bu kadar anlatabilirim. Dolayısıyla onlar gittiler Kemal Bey’e. Yanlış anlaşılmasın, onlar Kemal Bey’in bilgisi dahilinde geldiler. Sonra saat 21.30’da Kemal Bey beni aradı. İki arkadaşımız sizi ziyaret edecekler, bilginiz olsun, dediler. Ben de dedim ki, dün iki belediye başkanımız, sizin bilginiz dahilinde geldiler, konuşma yaptık. Bazı şeyleri yazıya döküyorum, belli süre geçince insanlar unutabiliyor. Yazı haline döktüm ve her iki arkadaşımıza gönderdim dedim.

MASADAN KALKMA GİBİ KAVRAM YOK

Bu bilgiler size geldi mi dedim, evet bana geldi dedi. Benim görüşlerimi getirecekler dedi. Yeniden geldiler ve el sıkıştık. Partiye gittim sonra. Buna kimse inanamıyor. Başarı öyküsü olan yöneticilerden bir kadromuz var bizim. Enteresan bir yapıyız. Ben kendimi sadece operasyonu yöneten bir kişi gibiyim. Orkestra şefi diyebilirsiniz. Habire imza atmak gerektiği zaman, o tür imzalar için yetki alıyorum, gerisini vallahi almadım bugüne kadar.

Perşembe günü şu kişileri şöyle getir bana dendi. Söz kesmem, başlangıçta fikrimi söylemem, herkes fikrini söyler, ben de GİK’te son sözlerimi söylerim. Oylamaya katılmam. Evet çıkar, hayır çıkar. Masadan kalkma gibi kavram yok, orada önerimizin arkasında durma kararı çıktı. Tekrar gidip yetki almam gerekiyordu. Jet hızıyla giyinip, genel merkeze gittim. Bütün arkadaşlar milletvekilleri, GİK üyeleri, divan üyelerini topladık. GİK’le zoom üzerinden kayda alınmak kaydıyla genel sekreterimiz görevlendirildi. Bu yetkiyi bana aldı.

Bunu nasıl kamuouyla paylaşacağız. İki belediye başkanımız geldiler, son durum oldu. Sonra ben masaya katılacağımı ilan ettim Kürşad Zorlu beyefendi üzerinden. Amma uzun şeyler yaşamışız, kalbim yoruldu anlatırken. Hakkını helal etsin herkes, iyi bir şey oldu.

13. CUMHURBAŞKANIMIZI SEÇMİŞ GİBİ HİSSEDİYORUM

“Atatürk’ün kurduğu bu cumhuriyetin fırsat eşitliğinden eğitim yoluyla yararlanmış bir insanım. Bugün benim şehrimin dağ köylerindeki kızlar bu şansa sahip değiller. Allah nasip eder ödeyebilirim, nasip etmez ölürüm. Herhangi bir insanoğlundan korkmuyorum, büküleceğim kimse yoktur. Yapmaya çalıştığım bu ülkeye hizmet. ‘Ben önde olayım, hizmet ederim’ diye durumumuz yok. Bugün itibariyle kendimi iyi hissediyorum. Biz 13. Cumhurbaşkanımızı seçmiş gibi hissediyorum. Bunun için de çok iyi çalışacağım.”

Samimiyetle söyleyeyim; Türkiye’de siyasi partilerin birbiriyleriyle ilişkilerine her bir siyasi parti saygı duymak zorundadır. Biz bugüne kadar buna saygı duyduk. x partisinin y partisiyle ahbaplığına, tutumuna, görüşmemesine saygı duyduk. Kurumsal sistem üzerinden ne AK Parti’yi niçin görüştün demedik, diğer partilere de…

HDP AÇIKLAMASI

Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu hem MHP hem CHP’nin adayıydı. Onun otobüsünün üstünde konuşmalar yaptım. Selahattin Demirtaş da adaydı. Bir başka cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’a kendi bütçesinden yardım etmişti. Burada 2014’ün Türkiye’sinde MHP’nin adayı olan İhsanoğlu’nun tutumuna kimse bir şey demedi. Herkesin hakkına hukukuna saygı, vatanın birliğine bütünlüğüne saygı, hukukun üstünlüğüne saygı, anayasanın ilk dört maddesine saygı ve Türkiye’deki birlik ve beraberlik vurgusuna saygı.

Atatürk’le insanların derdi olmayacak. HDP’nin yöneticilerinin de, diğer insanların, partilerin düşünmesi gereken o. 2014’de MHP’nin adayı, Selahattin Demirtaş’ın bütçesine sembolik yardım yapmışsa, buna sayın Bahçeli dair herkes saygı duymuşsa burada bir şey var demektir. Bugün niye böyle? Türkiye’de siyasi partiler üzerinden ayrışma yerine etnik ayrıştırma oluşturuldu.

Tayyip Bey’in maalesef kavramsal bilgisi eksik. Pratik yanı çok kuvvetli. Ama velakin 100 sayfa tarih, sosyoloji, felsefe, mantık, sosyal bilimlerden bir şeyler okumuş, yanındakiler özet çıkarmış olsaydı bugün Türkiye başka olurdu. Bizim güneydoğuda belediye başkan adaylarımız ve meclis üyelerimiz oldu.”

Yeni Şafak gazetesinde bütün kimlikleriyle 29 adayımızın ismi yayınlandı, ‘PKK’lı diye yayınlandı’. İkisi hariç, Türk, geri kalanların ortak özelliği Kürt olmaları. Kürt olup seçilen belediye başkanlarımızın üçünü de AK Parti bizden transfer etti Muş’ta. Bir tanesi de Süleyman Soylu beyefendinin genel başkanı olduğu dönemde DP’nin belediye başkanı. Sayın Soylu’nun İçişleri Bakanlığı sürecinde kendisinin belediye başkanı PKK’lıymış.

Bir Abdullah Uçar vardı. İçim yanıyor. Kemal Bey’le ortak mitingler yaptım. Bursa’dan aday göstermişiz. Abdullah’ı çağırdım, mitinge çıkaracağım. Kemal Bey de yanımda. Başka arkadaşlar da var. ‘Abdullah ne diyeceksin oğlum’ dedim. ‘Abla diyeceğim ki, Kürdüm amma PKK’lı değilim’ dedi gözleri dolu. ‘PKK ile nasıl mücadele ettiğimi dünya alem bilir’ dedim. Dün ile bugün arasındaki fark bu. Abdullah diyor ki, ‘Kürdüm amma PKK’lı değilim’. Bu dilin düzeltilmesi lazım. Bu dili başlatan sayın Erdoğan. Bu ucube sistemden kurtulacaksak, herkes bu gerçekliğin farkında olmalı.

CHP, HDP İLE GÖRÜŞEBİLİR AMA BİZE ASLA GETİREMEZ

Dün kavga edilmeyen konuda görüşme bile problem yaratıyorsa herkesin dikkat edilmesi lazım. O masada defalarca iddia edildiği gibi, o masada HDP yok. Mithat Hoca’nın söylediğine göre kendileri de ikrar ediyor. Zaman zaman HDP yöneticilerinden farklı söylemler oldu. Ben o söylemlerin her birini bu ucube sistem ateşine odun atmaktır dedim. Bu sağduyunun devam etmesi ve derinleşmesi gerekiyor. Bakanlık gibi alışveriş olması mümkün değil. Diyalog başka bir şeydir, CHP diyebilir, anlayışla karşılardım. ‘Sizin oy oranınızla HDP’nin oyu farklı hadi size güle güle’ deselerdi o masadan kalkardık. Alengirli işe karşıyım, dürüstlük ve açıklıktan yanayım. CHP, HDP ile görüşebilir, bu net. Ama bize asla getiremez.

Haber Merkezi