Akşener partisinin yerel seçim kararını açıkladı: Seçime kendi adaylarımızla gireceğiz

Meral Akşener, Afyonkarahisar’da açıklamalarda bulunuyor. Kaybedilen seçimlere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Akşener, ABB Başkanı Yavaş ve İBB Başkanı İmamoğlu’na işaret ederek “Ben iktidarı sandıkta yenmenin yeterli olacağını gördüm ama asıl sorunun kendi saflarımızda olduğunu göremedim” dedi. İsim vermeden Kılıçdaroğlu’na yüklenen Akşener, “Koltuğundan başka hiçbir şeyi düşünmeyenlerle uğraştık” ifadesini kullandı. Yerel seçimlere ilişkin de konuşan Akşener, seçimlere kendi adayları ile gireceklerini bildirdi.

Akşener partisinin yerel seçim kararını açıkladı: Seçime kendi adaylarımızla gireceğiz
Yayınlama: 26.08.2023
A+
A-

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Afyonkarahisar’da açıklamalarda bulunuyor.

Akşener’in, önemli mesajlar vereceği ifade edilen konuşmasına kaybedilen seçimlere işaret ederek başladı. Seçimlerin üzerinden 90 gün geçtiğini vurgulayan Akşener, iktidarın bu süre içindeki faaliyetlerini değerlendirdi.

Ekonomik krize dikkat çeken Akşener, “AK Parti iktidarı, memleketi kendi soktuğu krizden çıkarmak için hala ceplerine el uzatıyor. Vergiler, kiralar, temel gıda ürünlerindeki fiyatlar her gün tırmanıyor, enflasyonun bedelini milletimize ödetiyorlar” diye konuştu.

Akşener’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Bugün hep birlikte buradayız, inanıyorum ki her yıl artarak burada olacağız. Yeni bir yola çıkmak için buradayız.

Seçimlerin üzerinden tam 90 gün geçti. Seçim teamüllerine göre bu 90 gün önemlidir. Bu sürede biz de muhasebemizi yaptık. Buradan çıkan sonuçları sizle paylaşacağım ama öncelikle iktidarın ilk 90 günlük performansını değerlendirmek istiyorum.

İktidarın ilk 90 günlük performansına dair bazı değerlendirmelerde bulunmak istiyorum. AK Parti, seçimlerden hemen önce milletimize birçok vaatte bulunmuştu. İlk 90 güne bakıldığında bu vaatlere bırakın yaklaşmayı, her geçen gün uzaklaştıklarını görüyoruz. Biz bu vaatleri hiçbir zaman gerçekleştirme niyetinde olmadıklarını biliyorduk ama seçim biter bitmez milletimizin elinde avucunda olanı hoyratça çekip koparmalarını da beklemiyorduk.

Yapılan son maaş zamları erimeye başladı. Asgari ücret zammı daha hesaba yatmadan açlık sınırının altında kaldı. Enflasyonla mücadele edeceğiz diye başladıkları her cümle dönüp dolaşıp ‘faturayı millete keseceğiz’ diye bitiyor.

“SİYASET SEÇİM KAZANMAK VEYA KAYBETMEKTEN İBARET DEĞİLDİR”

Yıllarca ‘faiz sebep, enflasyon sonuç’ diye ekonomiyi bu hale getirdiler. Kaç bakan, başkan, bürokrat harcadılar beceremediler. Milletimizi oyalamak için bahane üretip durdular oysa siyaset sadece seçim kazanmaktan ya da kaybetmekten ibaret değildir.

Siyaset, kendi insanına faydalı iş yapabilmektir. AK Parti iktidarı, memleketi kendi soktuğu krizden çıkarmak için hala ceplerine el uzatıyor. Vergiler, kiralar, temel gıda ürünlerindeki fiyatlar her gün tırmanıyor, enflasyonun bedelini milletimize ödetiyorlar.

Yeni ekonomi yönetimine sesleniyorum; siz, Türk milletine karşı sorumlusunuz, bunu aklınızdan çıkarmayın. Doğruları daha fazla vakit kaybetmeden yapın. Milletimizi mağdur etmeyin. Enflasyonu düşürme yöntemini seçmek sizin elinizde. Vergileri, AK Parti iktidarlarının bugüne kadar ayrıcalık tandığı imtiyazlı kesimler için artırmak sizin elinizde. Fakir fukaradan elinizden çekin, orta direği fakir etmekten vazgeçin. Kodamanlarınızın cebinden alın.

“AK PARTİ YENİ GELENLERLE ZAMAN KAZANMAYA ÇALIŞIYOR”

AK Parti’nin ne planı ne programı var. Yeni gelenlerle zaman kazanmaya çalışıyorlar. Daha dün AK Parti yönetiminin savunduğu KKM’den kurtulmanın yollarını arıyorlar. Ben de buradan sormak istiyorum. Sadece KKM sebebiyle milletimize ödetilen milyarlarca lira şimdi ne olacak? Nebati mi, Kavcıoğlu mu hesap verecek? Şimşek, ”2026’da rahatlayacağız” diyor. Kendisine saygım var ama kendisi de biliyor ki bu mümkün değil. Servet transferi devam ediyor çünkü. Körfez ülkelerine taviz vererek varlıklarımızı fütursuzca satarak günü kurtarmaya çalışıyorlar. Satacak bir şey kalmayınca ne yapacaklar? Biz yabancı yatırımcıya karşı değiliz, ülke çıkarlarının korunduğu, ilişkiler kurulduğu müddetçe elbette dışarıdan para bulunabilir. Ancak ülkemizin ihracata yönelik sektörlerimizi daha üretken yapacak, çalışanlarımızın refahını yükseltecek yabancı yatırıma ihtiyacımız var. Böyle kaliteli yatırımı çekmek için de hukukta güven ve adalet tesis etmek şart. Krizden çıkmak için de rasyonel ve tam kapsamlı bir istikrar programına ihtiyacımız var. 

“SIĞINMACI SORUNU MİLLİ GÜVENLİK SORUNUDUR”

Türkiye’nin her şehri Suriyelilerle, Afganlarla doldu. Sokaklar, parklar, sayıları bilinmeyen sığınmacılarla kaynarken bunu İslami ve insani bir görev zanneden aymazlık, ne kadar konuksever olduğumuzu izahla meşgul oldu. Sığınmacı sorunu, milli güvenlik sorunudur. Türk milletinin milli kültürünü tahrip eden, beka meselesidir. Sığınmacılar gettolar oluşturup etnik yaşam adacıkları, minyatür Suriyeler kuruyorlar. Geri kalmış ülkelerde yaygın olan çocuk işçiliği, emek sömürüsü, çok eşlilik, çocuk evliliği gibi toplumsal sorunlar yeniden ortaya çıkıyor. IŞİD ve PKK gibi terör örgütleri, tehditlerini sığınmacılar üzerinden de ülkemize yönelttiklerinden, büyük bir iç güvenlik sorununa dönüştü. 

Önce hiçbir sorun yok gibi davrandılar. Baktılar ki olmuyor, şimdi de geri adım atıyormuş gibi yapıyorlar. Suriye’de kentler yaparak bir kısım sığınmacıyı gönüllü olarak ülkelerine döndürdüklerini söylüyorlar. Artık kimseyi kandırmayın. Bizim Türk milli kimliğinin hayati tehdit altında kalmasına tahammülümüz yok. Kültürümüzün dejenere edilmesine, sınırların kevgire dönmesine tahammülümüz yok. 

Biz bu seçimde sadece iktidarla değil bu seçimin kaybedilmesi için çalışanlarla da mücadele ettik. Koltuğundan başka şey düşünmeyenlerle uğraştık. Tüm çabalarımıza rağmen yenilgiye engel olamadık.

2010’da yapılan referandumda “yapmayın” diye yalvardığım adam sayısını söylesem yüzlerine tükürürsünüz! Kimse uyarılarımı ciddiye almadı. 2016’da bu yüzden milletin canına kast edenlerin de karşısında durduk. 2017’de Türk milletinin kaderini bir kişinin iki dudağı arasına bırakmak isteyenlerin karşısında durduk. İyi Parti olarak ilk günden beri Türk milletine dayatılmak istenen her vesayetin karşısında durduk. Bizim siyasetimizin pusulası her daim aziz Türk milletinin talep, istek ve hayalleri oldu. 

“BİZ BU SEÇİMİN KAYBEDİLMESİ İÇİN ÇALIŞANLARLA DA MÜCADELE ETTİK”

Geldik 2023’e… 2023’te milletin verdiği helal oyu babadan miras bilerek seçmen iradesine ipotek konulamayacağını anlatmaya çalıştık. Siyaset elitlerin, sözde kanaat önderlerinin güdümünde milletin olmadığı bir yerden üretilen siyasetin başarılı olamayacağını söyledik. Tepki gösterdik, uyardık, memleketimizin gerçeklerinden bihaber oturdukları yerden ahkam kesenlere karşı irade koyduk. Sadece iktidar mensuplarıyla değil, biz bu seçimin kaybedilmesi için çalışanlarla da mücadele ettik. Memlekete en küçük fayda getiremeyen partili CB sisteminden kurtulmak istedik. Türkiye’yi zengin, mutlu bir geleceğe taşımak için çalıştık. Bu yolda fedakarlıktan kaçınmadık. Meselemiz Türkiye olduğu için nefislerimiz kör odalara hapsettik. Nefsinin esiri olanlarla uğraştık. Biz önce millet, önce memleket dedik. Ama ‘önce şahsım, önce ben’ diyenlerle uğraştık. Biz milletimizin geleceği için şahsi çıkarlarımızdan vazgeçtik ama koltuğundan başka hiçbir şeyi düşünmeyenlerle uğraştık. En nihayetinde maalesef olmadı, olduramadık 2023 seçimlerindeki yenilgiye maalesef engel olamadık.

Ne söylersek söyleyelim kimseye dinletemedik. Biz millet iradesini savunduğumuz için hainlikle suçlandık. Bizi iktidara yanlamakla suçladılar. Peki bunun sonucunda ne oldu? En ufak kâr sağlamayan, pazarlık yapmayan kim oldu? Biz olduk. Biz makam peşinde olsaydık, saraylar vaat edilirken elektriği kesilen salonlardan haykırmazdık.

Faydasız siyasetten milletin affına sığınırız. Ben sustum ama ‘yüzde 60 ile kazanırız’ diyenler susmadı. Bilimsel verileri masaya koyan ben sustum ama o verileri yırtıp atanlar susmadı. Bu sessizliği sürdürmek artık mümkün değildir.

Yaptığımız tüm kamuoyu araştırmalarında Erdoğan karşısında ilk kez iki arkadaşımızın rahatlıkla seçimi kazanacağını gördük. Bunun üzerine ben de milletimize bir söz verdim; 13. Cumhurbaşkanı Millet İttifakı’nın adayı olacak dedim. Çünkü ben iktidarı sandıkta yenmenin yeterli olacağını gördüm ama asıl sorunun kendi saflarımızda olduğunu göremedim.Onların yolunu kapatanlara maalesef engel olamadım. Özür diliyorum.

Kutuplaşan siyaset, toplumsal ayrışmayı, daha da derinleştirerek, şüphesiz ki en çok iktidarın değirmenine su taşıyor.  İktidar yarışında, kutuplardan birine taraf olma mecburiyetinde bırakılan, siyasi partiler birbiriyle aynılaştıkları, sığ ve popülist bir siyasete zorlanıyor.

Partilerin, sorun çözme yeteneği elinden alınıyor ve sadece oya tahvil edileceği düşünülen, günlük polemikler yarışıyor. Bunun da ötesinde aritmetik üzerinden yapılan, seçim hesapları sayesinde aniden değere binen, marjinal siyasi ajandalar makul toplumsal taleplerin önüne geçiyor.

Tüm bunların yanında ise İYİ Parti olarak bizim, ittifak sisteminde gördüğümüz, en önemli sorun ve en büyük millî güvenlik açığı ise ayrılıkçı yapıların sistemin içine sızma çabasıdır. Cumhuriyetimizle, devletimizle ve milletimizle sorunu olan siyasi görünümlü odakların, kendilerini meşrulaştırmak için ittifakları kullanmaya çalışmasıdır.

İşte biz, ilk günden beri buna karşıyız. Kimin, kiminle, neden olduğu belli olmayan ve sadece sayısal çoğunluğu elde etmeye yönelen ilkesiz siyaseti reddediyoruz.”

Ayrıntılar geliyor…