Papa Francis’in vasiyeti üzerine Papa Leo’nun 28 Kasım tarihinde İznik’e gelecek olması beraberinde İznik’e dair büyük bir merak uyandırdı. Tarihin birçok noktasına tanıklık eden İznik, neden Papa Leo’nun durağı olacak? Detaylar haberimizde…

Tarihiyle göz kamaştıran Bursa’nın incisi İznik, sadece doğal güzellikleri ve çini sanatlarıyla değil, aynı zamanda dünya tarihine yön veren olaylara ev sahipliği yapmasıyla da dikkat çekiyor.
Bunların belki de en önemlilerinden biri, 325 yılında düzenlenen Birinci İznik Konsili.
Peki nedir bu İznik Konsili? Neden bu kadar önemli?
Konsil, yani dini toplantı, Roma İmparatoru Konstantin’in çağrısıyla toplanıyor. O dönem Hristiyanlık, yayılmakta olan bir din ama kendi içinde ciddi görüş ayrılıkları var. İnananlar arasında “Hz. İsa gerçekten Tanrı mı, değil mi?” gibi bugünden bakınca bile çetin tartışmalara yol açan sorular soruluyor. İşte bu soruların netlik kazanması, bir anlamda Hristiyanlığın “resmileşmesi” için 300’ü aşkın piskopos İznik’te bir araya geliyor. Yani böylelikle Hristiyanlık dininin temel ilkelerinin tartışılıp, karara bağlandığı ilk ekümenik (evrensel) toplantısı böylece yapılmış oluyor.
Bu toplantının sonucunda bugün Hristiyan dünyasında hâlâ temel inanç metni olarak kabul edilen “İznik İnanç Bildirgesi” kabul ediliyor. Yani Hristiyanlar için bir tür “ortak inanç anayasası” yazılıyor.
Ayrıca Hz. İsa’nın hem tanrısal hem de insani doğaya sahip olduğu kabul edilerek, dinî öğretiye yön veriliyor.
Birinci İznik Konsili, aynı zamanda kilisenin ilk ekümenik konsili olma özelliği taşıyor. Diğer bir deyişle, tüm inananlara hitap etmek için toplanmış bir konsil olarak öne çıkıyordu.
Hristiyanlık kutsal kitabı İncil’in yüzlercesi toplatılarak Matta, Markos, Luka, Yuhanna isimleri ile 4 taneye düşürüldüğü ve diğerlerinin yakıldığı 1. konsilin (iznik konsili) İznik’te bulunan tarihi su altı bazilikasında yapıldığı düşünülüyor.
Günümüzde İznik, Papa’nın ziyaret edeceği bir yer olarak yeniden gündeme gelmiş durumda.
Bu da, geçmişin izlerinin bugün hâlâ ne kadar canlı olduğunu gösteriyor.
Yani öyle sıradan bir ilçe değil burası; hem tarih hem inanç hem de kültür açısından dünya sahnesinde önemli bir oyuncu.
İznik’in izinde: Bir tutkunun ve mücadelenin hikayesi
Kısacası, İznik Konsili sadece bir dini toplantı değil, bir dönüm noktası.
Ve o dönüm noktası, hala İznik’in taş sokaklarında yankılanmaya devam ediyor…
İZNİK’TE HRİSTİYANLIK ESERLERİ
Tarihle iç içe yürümek istiyorsanız, Bursa’nın şirin ilçesi İznik sizi yüzyıllar öncesine taşıyacak nadide bir durak. Sadece çinileriyle değil, dini ve kültürel geçmişiyle de dünya tarihinin önemli merkezlerinden biri olan İznik, Hristiyanlık dönemine ait çok sayıda değerli eseriyle adeta açık hava müzesi gibi.
İznik’in kalbinde yer alan Ayasofya Orhan Camii, bu tarihî dokunun en bilinen yapılarından biri. Aslen 4. yüzyılda kilise olarak inşa edilen bu yapı, 787 yılında toplanan ve Hristiyanlık tarihinin son ekümenik konsili olarak kabul edilen İkinci İznik Konsili bu tarihi yapıda gerçekleşti. Bugün cami olarak kullanılan bu yapı, hem Hristiyan hem de İslam dünyası için kutsal bir atmosfer sunuyor. İçeri adım attığınız anda, taş sütunlar arasında yankılanan tarihî izleri hissediyorsunuz.
Bir diğer büyüleyici yapı ise gölün serin suları altında saklanıyor. 2014 yılında havadan çekilen fotoğraflarla keşfedilen İznik Su Altı Bazilikası, İznik Gölü’nün kıyısından sadece birkaç metre açıkta bulunuyor.
4. yüzyılda inşa edilen bu bazilikanın, büyük bir deprem sonucu göl sularına gömüldüğü düşünülüyor.
Şu anda su altında olsa da, yapılması planlanan sualtı arkeoloji müzesi ile ziyaretçilerin ilgisini daha da çekeceği kesin.
İznik’in tarih kokan topraklarında yer alan Dikilitaş, ya da halk arasında bilinen adıyla Beştaş, Roma döneminden günümüze ulaşan önemli bir anıt olarak dikkat çekiyor. MS 1. yüzyılda C. Cassius Philiscus adına dikildiği bilinen bu yapı, yaklaşık 12 metre yüksekliğinde. Beştaş adını almasının nedeni ise, üst üste yerleştirilmiş beş büyük mermer bloktan oluşması. Üzerindeki Yunanca yazıtlar, dönemin kültürel ve sosyal yapısına ışık tutan önemli detaylar barındırıyor.
Şehrin dört bir yanına yayılan Bizans dönemine ait surlar ve kapılar da, Hristiyanlık döneminden izler taşıyor. Surlar üzerinde hâlâ görülebilen haç kabartmaları ve Eski Yunanca yazıtlar, o dönemki dini atmosferi bugüne taşıyor. Geçmişte İznik’in bir inanç merkezi olduğu gerçeği, bu detaylarda gizli.
Günümüzde sadece kalıntıları gözlemlenen yapı, 1922 yılındaki Yunan işgaline kadar İznik’te aktif olarak kullanılan ve ayakta duran bir mabetti.
Bugün sadece temel kalıntıları kalmış olsa da, Koimesis Kilisesi gibi yapılar da İznik’in dini kimliğini tamamlayan parçalar arasında.
Bu yapı, özellikle ikon karşıtlığı döneminde önem kazanmış, dini tartışmalara sahne olmuş bir kilise olarak anılıyor.
İznik’in çevresine yayılmış mezarlık alanlarında ise erken Hristiyanlık dönemine ait lahitler ve mezar taşları, dönemin inanç dünyasına dair ipuçları sunuyor.
Üzerlerinde bulunan haç motifleri ve semboller, bu kadim topraklarda yaşanan ruhani derinliği gösteriyor.
Bugün İznik sokaklarında yürürken sadece geçmişin taşlarını değil, binlerce yıllık inançların izlerini de adımlarınızın altında hissediyorsunuz.
Özellikle Papa 14. Leo’nun planlanan ziyaretiyle birlikte dünya gündemine bir kez daha oturan bu küçük ilçe, aslında tüm dünyanın gözünü çevirmesi gereken büyük bir tarih hazinesine sahip.
İznik, sadece bir şehir değil; bir inanç yolculuğunun sessiz tanığı…
Ve bu tanıklık, her ziyaretçiyi biraz daha içine çekiyor.
Haber Merkezi