Pencerenin kenarında…

Yayınlama: 11.11.2022
A+
A-

Ben bir lise öğrencisiyim…

Okulumun tadilatta olması nedeniyle bizi yurttan bozma bir okula yerleştirdiler. Her sabah olduğu gibi okula gidiyorum. Öncesinde ise arkadaşımla buluştum. Bana beyaz toz verdi. Biliyorum bunun uyuşturucu olduğunu. Almak istemezdim. Fakat, arkadaşımın başı bir kez daha belaya girerse hayatının tehlikeye gireceğini de biliyorum. Zorla da olsa alım o lanet tozu.

İç çamaşırımın içine sakladım. Okuldayım, ders arasında tuvaletteyim. Her zamanki gibi her şeyden şüphelenen nöbetçi öğretmenim bastı bir anda tuvaleti. Sigara içtiğimizden şüphelendi. Gerçi yalan da değil, içiyoruz sonuçta. Sanki kokuyu saklayabilecekmişiz gibi inkâr ediyoruz her zaman. Öğretmenim içtiğim sigaranın kokusundan şüphelenerek üzerimi aramaya başladı. Giysilerimin içine saklamış olduğum beyaz tozu buldu. Sigara bir şekilde affedilir ama, bu nasıl affedilecek!

Göz yaşları içerisinde “N’olur öğretmenim benim değil, gerçekten benim değil, ben kullanmıyorum…” desem de kolumdan sürükleyerek dar koridorlardan geçirdi beni. Gitmek istemiyorum, kesime götürüldüğünü anlayan bir kurbanlık gibi sabitliyorum ellerimi ayaklarımı yere ama nafile! Sınıfları tek tek geçerken herkes bana bakıyor… Zorla da olsa sokuluyorum müdürün lüks deri kokan odasına.

Devletin parasıyla “itibardan tasarruf olmaz” diyen badem bıyık müdürümüzün masasına konuyor, biraz önce kıyafetlerimin içinde olan torbadaki beyaz toz… Tasdikname alacağım biliyorum. Hayatım bitti benim. Müdür Bey, ailemi aramak için dosyamı istetti, kapısında her zaman ona çay getirmeyi bekleyen nöbetçi öğrencisinden. Kollarımı tutuyor, öğretmenlerim. Fakat, küçük bir kıvraklıkla kurtuluyorum ellerinden.

Kaçıyorum, olabildiğince hızlı adımlarla yanlarından. Ama her taraf tutulmuş durumda. Cama çıkıyorum. Yere bakıyorum…

Başım dönüyor, geriye dönemem… Öğretmenlerim çıktı cama beni ikna etmeye çalışıyorlar. Bir anda beni düşünür oldular her nedense!

Hayır, aslında beni değil, kendilerini düşünüyorlar. Başlarına kalacağımdan korkuyorlar. Eğer şimdi atlarsam veya düşersem sorguya girecek her biri. Ama az önce, aileme haber vererek benim idam fermanımı yayınlıyorlardı zaten. Sürekli dayak, sürekli işkence…

Okul hayatımı da bitirecekler elbette. Aslında artık kaybedecek bir şeyim yok!.. Herkes etrafımda toplanmış. Cep telefonları beni çekiyor. Bir şeyler konuşuyorlar aralarında… Allah’ım sen affet! İşte böyle koparıldı hayattan bir genç kadın.

Peki ya sonra?

 

Ben bir anneyim! Kızım okuldaki camdan atlayıp intihar etmiş. Haberler geliyor kulağıma. Meğer kızım sigara içiyormuş. Meğer kızım uyuşturucu kullanıyormuş. Meğer kızım torbacıymış. Olmaz, olamaz, inanmıyorum! Cansız bedenini gördüm, soğuk hastane morgunda.

Polisler eşliğinde getirilmiş. “Test yapın. Kızım uyuşturucu kullanıyor mu kullanmıyor mu bilmek istiyorum.” Kızı ölen bir annenin içi kızının uyuşturucu kullanmadığını öğrenmesiyle biraz olsun ferahlıyor.

Ne kadar da acı! Artık tek dertleri var, kızının ve kendi ailesinin ismini temize çıkarmak! Ben 13 yaşındayım ve 8.ci sınıf öğrencisiyim…

Okulumun karşısındaki yurdu okul yaptılar. Ablalar, abiler geldi. Aynı okul bahçesini kullanıyoruz. Önce onlar çıkıyor teneffüse, sonra da biz. Bazen dersteyken onları izliyorum. Kızlar sürekli kendilerine bakıyor, telefonlarının kameralarından. Erkekler ise hem küfürlü hem de yüksek sesle konuşuyor.  Bazen kızlarla da böyle konuşuyorlar!..

Çoğu zaman da telefonlarıyla video çekiyorlar. TikTok’a koyuyorlar sonra o videoları, oradan izliyorum.

Bir gün camda bir kız gördüm. 3.cü katta cama çıkmış. Yine video çekiyorlar galiba. Ben de onları çekmeye karar verdim. Sonra sesler duymaya başladım. “Atla atla atla” Bende “Atla lan” diye bağırdım.

Nerden bilebilirdim ki, bu kelimenin benim hayatımı bitireceğini. Videoyu kapattıktan sonra kız atladı!.. Keşke kapatmasaydım dedim kendi kendime. Videoyu internete yükledim.

Polisler geldi bir anda. İlk defa polis arabasına bindim, bindirildim. Ağlıyorum sürekli… Neden götürüyorsunuz beni? Yaşım küçük diye bıraktılar tabi. Ama okulum bu kadar vicdanlı değildi. Tasdikname dedikleri bir belge verdiler bana. Sicilim artık kirli. Hiçbir okul kabul etmiyor beni sanırım artık hiçbir okula gidemeyeceğim.