Evlendikten sonra keşfe çıkan genç çift, “Gezginbozgiller” adıyla tanınıyor. 6 yıl boyunca, Türkiye’nin 71 ilini gezip, 15 farklı ülkeye adım atan çift, seyahat tutkularını sosyal medyada da paylaşıyor. Her yeni yolculuklarıyla farklı kültürleri deneyimleyip, yeni yerler keşfeden bu maceraperest çift, gezip gördükleri yerleri takipçilerine aktarıyor. İşte “Gezginbozgiller” olarak tanınan çiftlerden biri olan gezgin Elif Boz’un eşiyle olan gezginlik hikayesinin detayları…
Gül Bedel
Türkiye’nin dört bir yanını ve dünyanın farklı köşelerini keşfe çıkan genç çift, “Gezginbozgiller” olarak tanınıyor. Gezginbozgiller, sadece gezmekle kalmayıp, insanları farklı coğrafyalara olan ilgiyi arttırmaya da teşvik ediyor. Çiftin gezginlik yolculuğu hem birbirlerine olan sevgilerini hem de dünyayı keşfetme arzusunu yansıtıyor.
Çiftlerden Elif Boz ise “Gezginbozgiller” in nasıl “Gezginbozgiller” olduğunu anlatırken seyahat etmek isteyen birçok insana da fikir vermek adına kendi hayatlarından örnekler veriyor.
Gezgin Elif Boz, “Hayatım evliliğimden sonra değişti diyebilirim. O sebeple bir şekilde gezgin olduk. Eşimle beraber hayalimizi gerçekleştirmiş olduk. Ama ondan öncesinde de bir mühendislik kariyerim var. Eşimin de lojistik uzmanlığı kariyeri var. Ona zaten bir fiil devam eden insanlarız. 6 yıllık evlilikte gezemeye de odaklanınca bizim hayatımız sirküle bir şekilde bu noktaya geldi.”
Neden Gezginbozgiller diye sorduğumuzda bize hikayesini anlatan Elif Boz, “Biz 2018 yılında evlendik. 2019 yılında ikimiz de işlerimizden istifa edip Türkiye turuna çıkma kararı aldık. Bu kararı aşırı spontane bir şekilde aldık. Hadi çıkalım ve ne zaman dönersek o zaman dönelim dediğimiz bir noktada kanal açalım dedik. O zamanlar Instagram’ı biliyorduk. Bize nickname gerekiyordu. Eşimle oturup bu mu olsun şu mu olsun diye düşündük. Ben hiçbir şey bulamadım. Eşim Talha dedi ki, ‘biz gezgin olacağız, gezgin olsun adımız.’ Soyadımız Boz, birleştirince gezginboz oluyor ama çok yalın kaldı. Hani eniştemgiller, eltimgiller derler ya eşim de ‘Gezginbozgiller’ olsun deyince ben önce saçmalama dedim ama sonra o ismi koyduk ve biz öyle tanındık. O gün bu gündür adımız ‘Gezginbozgiller’. Bazen soyadımızı Bozgiller sananlar var ama soyadımız Boz. Bu nickname resmen imzamıza dönüştü.” diye anlattı.
Bu zamanda değil yurt dışını gezmek yurt içinde bile gezmek hem madden hem de yaşamın koşturmacasından pek mümkün olmazken bu işin sırrını sorduğumuz gezgin Elif Boz’a, bu bir başarı mı diye sorumuza soru eklerken cevabı ise şu yönde oldu;
“Buradan bakıldığında başarı gibi duruyor doğru. Bazen insanlar çok yüksek maaşlar alırlar ve çok paraları olur. Bizim hiç o kadar çok paramız olmadı. Hatta 6 yıllık evliliğimizde benim 3 yılım çalışmayarak geçti. Burada hep Talha’nın iş akışıyla onun parasıyla geçim sağladık. Evimiz, faturalar, doğalgaz, elektrik, su faturasını bir şekilde ödedikten sonra bakıyoruz bize ne kadar para kaldı diye. Çok afaki söylüyorum 3 bin TL kaldı diyelim. Bu parayla o ay ne yapabilirsin? Hiçbir şey yapamazsın. İyi o zaman bu ay oturalım oluyor. Ya da bununla uçak bileti alalım oluyor. Ne zamana peki? 5 ay sonrası için. 5 ay sonrası için yaşayacak mıyız ölecek miyiz belli değil. Ucuza uçak bileti satışları oluyor. Bunların indirimlerini kovalıyoruz.750 TL ye Kosova’ya bilet alıp 5 ay sonraya bunu planlayarak bunun ödemesini yapmış oluyoruz. Bizim bütçemizden bir şey sarsılmıyor. Sonra hayatımıza devam ediyoruz. Kosova’ya gideceğimiz zaman geldiğinde de kenarda biraz daha paramız birikmiş oluyor. Kosova’da para nedir? Euro. Sonra biriken parayı biz ufak ufak Euro ya çevirmiş oluyoruz. Aslında afaki ücretler yok. İnsanlar maddiyatı biraz olsun planlayabilseler ama biz şundan kısıyoruz, 3-4 bin TL ye mont almıyorum. İndirim kovalıyorum. Ya da her hafta, 3-4 günde bir kafeye gitmiyoruz. Genelde yurtdışında yemek yiyeceğimiz güzel mekanlar araştırıyoruz ve bu bizim lüksümüz oluyor. Çünkü biz o 3 bin TL’yi eğer Bursa’da harcarsak biz zaten gezemeyiz. Bir de buna şu an çocuğumuzun olmaması ekstra masrafın çıkmamasını sağlıyor. Biz iki kişiyiz ama tek bir kişinin maaşı ile 15 ülke gezdiğimiz zamanlarımız oldu. Bu bir başarı mı? Evet başarı ama gidince de orada marketten uyguna yiyebileceğimiz şeyler alıyoruz. Lüks bir otel yerine uyguna bir ev tutuyoruz. Biraz sefalet mi? Belki sefalet ama biz lüksünü, o ülkenin meşhur bir yemeğini en güzel restoranında yiyoruz. Geri kalan şeyleri evde hallediyoruz. Yani çoğu şeyi minimuma indirip hayalimizi maksimuma çıkarmaya çalışıyoruz. Durum böyle olunca da gezilebiliyormuş.”
Yurt içi ve yurt dışı gezilerinde oluşturdukları rotayı da anlatan gezgin Elif Boz; “Öncelikle zamanımıza göre planlamamızı yapıyoruz. Hangi hafta sonu müsaitiz ve hangi zamanlar gezebiliriz diye bakıyoruz. İzin alabileceğimiz hafta sonu için vizesiz ülkelere bakıyoruz, çünkü vize ile uğraşmak istemiyoruz. Bir dip not geçeyim, vize ile uğraşabileceğimiz bir maddiyatımız banka hesaplarımızda yok. Biz onları para oldukça daha farklı şekillere çevirerek yatırım yapmayı planlayan bir çiftiz. Mesela Schengen vizesi almak istesek bizim hesabımızda bir para görmek isteyecekler. Ama biz de o yok. Göremeyecekleri için de biz vize ile çok uğraşmıyoruz. Önce vizesizler bitsin daha sonrasında artık ne kaldı dediğimizde vize ile uğraşırız diyerek vizesiz listemize bakıyoruz. Ülkeye biletimizi aldık mı hangisinin olduğu hiç önemli değil çünkü biz hepsini görmek istiyoruz. Rota sonra oluşuyor. Programlamayı hem zaman hem maddiyat hem de duruma göre halletmeye çalışıyoruz. Bazen diyorlar ki oraya gittin burayı görmedin mi? 2 gün için gidiyoruz zaten. Bursa’da 32 yıldır yaşıyorum görmediğim ilçeler var. Onun için gittiğimiz yerlerde göremediklerimize üzülmek yerine gördüklerimize sevinmeyi ilke edindik. Bir daha gidince orayı da görürüz, gidebilirsek eğer.”
Gezginliğin kendileri için ne ifade ettiği konusuna gelince, “Bence gezginlik bizimle bir bütün.” diyerek başladığı sözlerine devam eden Elif Boz; “Yani gezginlik olmasa muhtemelen çok mutsuz olabilirdik. Bence artık bu bizim yaşamımızı kapsayan bir durum oldu. Hiçbir yeri gezemezsek de Bursa’da çıkıp gezmek… Gezmekle ilgili olan her şey bizi çok mutlu ediyor. Yeni bir yer görmek, yeni bir müze, yeni bir bank… A buraya bank koymuşlar hadi gel oturalım çay içelim burada. Onun için bizimle bütünleşmiş durumda bu.” diye ifade etti.
Yurt içi ve yurt dışında şimdiye kadar gezdikleri yerleri anlatan Boz, “Biz en başta Türkiye turu ile başladık. Öncelikle Türkiye’yi keşfetmeye başladık. Bazen şöyle yorumlar geliyor, ‘Türkiye’yi de gezdim saymışsın’ evet Bursa’dan hiç çıkmayan insanlara kıyasla 71 il gezmiş olmak bizim için Türkiye’yi keşfetmek, Şuan 10 il kaldı doğuda birkaç güzel ilimizden Güneydoğu Anadolu’nun bir kısmı ve Doğu Anadolu’da birkaç şehir kaldı. Ülke olarak da Balkanlar bitti Karadağ hariç, Azerbaycan eklendi, İtalya eklendi, Suudi Arabistan, Gürcistan ve unuttuğum birkaç tane yer daha var. Tek vizeli ülkemiz var o da İtalya. Onu da balayında bir jest yapmıştık kendimize.
6 yıla sığdırılan yurt içi ve yurt dışı seyahatlerinde birçok anı biriktirdiklerini söyleyen gezgin Elif Boz bunlardan birkaçını paylaşırken, “Azerbaycan’a gittiğimizde bir televizyon kanalına çıkmak bizim için unutulmaz bir şey. TRT’ye çıkmıştık o zaman halı festivali vardı. Bu güzel bir anı olarak kaldı bizde. Sonra Antalya Konyaaltı plajında çadır kurduğumuzda çadırımızı fıskiyenin üzerine kurmuşuz. 2 günümüzü heba ettiğimiz trajikomik bir anımız var. Amasra’dan kovulup jandarmaların bizi götürdüğü bir nokta var. Çadır evlerin önünü rahatsız ediyormuş diye. Oysa 5 saat uyuyacaktık orada. Jandarmanın bizden özür dileyip alt mahalleye götürdüğünü hatırlıyorum. Böyle çok anı var.”
“Bu işin sonu biz bittiğimizde bitecek.” diyen Boz, sözlerine devam ederken; “Biz her zaman daha çok yer görmeyi zorlayacağız gibi hissediyorum. O da sağlığımız ve ömrümüz el verirse. Maddiyat belki zorlar bizi ama yine devam ederiz diye düşünüyoruz. Dünya’nın her yerini görme hayalimiz var olur mu bilmiyorum. Ailemizi bırakabiliyor olsak vicdanen, gerçi onlarla ilgili hiçbir problem yok, onlar gidin diyen anne babalar ama, her sene başka bir ülkede yaşama gibi bir hayalimiz var ama belki bir gün.” diye anlattı.
Gezgin bir kadın olmanın getirmiş olduğu artı ve eksileri sorduğumuz Elif Boz’a; “6 yıllık evliliğimizin 4 yılında ben açıktım. Son 2 yıldır kapalıyım. Beni en çok tereddüt sokan başörtüm varken ve kapalıyken nasıl kamp yapabileceğim ve nasıl gezebileceğimdi. Çünkü hemen her şey hızlı olmak zorunda. Ama oluyormuş. Kadın olarak yargılandığım ya da zorluk yaşadığım bir nokta ne kamp hayatımda ne açıkken ne kapalıyken olmadı. Hiçbir problemle karşılaşmadım. Tek bir ülke hariç. O ülkede de kadınlar çok sevilmediği için öyle oldu. Belki yanımda eşim olduğu için olabilir mi diyeceğim ama tanıdığım takip ettiğim çok gezgin kadın var ve çokta takdir ediyorum. Başarılabiliyor ama ben problem yaşamadım.” diye ifade etti.
Gezmek, ülke sınırlarını aşmak isteyen ama bir türlü adım atamayanlar için de bir yerden başlayarak ilk adımı atmaları konusunda tavsiyede bulunan gezgin Elif Boz, “Öncelikle adım atsınlar, yapabileceklerine inansınlar. Kendi şehirlerinden başlasınlar. Minimum fiyatlara gezilebildiğini keşfetsinler. Otobüslerle seyahat etmeye çalışsınlar. Bir yerden başladıklarında olduğunu görecekler. Kimseye konfor alanından vazgeçin diyemem bu bir tercih meselesi ama bu kadar çok sık ve bu kadar az paraya, bu kadar çok yer görmek istiyorlarsa bazı şeylerden vazgeçebilmeleri gerekmeli. Belki yanlış anlaşılabilir ama biz böyle yapıyoruz en azından. Çoğu lüksten vazgeçerek bizim için daha lükslerine ulaşmış oluyoruz. Her şeyi lüks olarak isterlerse belki yılda 1 ülkeye gidebilirler ama bizim gibi yılda 10 ülkeye gitmek istiyorlarsa her şeyi minimuma indirip sadece orayı maksimuma çıkarabilirler. Özetle bunu söyleyebilirim, maddi planlama. Zaman ve maddi planlamayı yaptıktan sonra olur. Ama bunu denemeleri lazım. Çünkü biz böyle yol kat ettik. Yeter ki adım atsınlar. Şu sokaktan ötekine bir gitsinler sonra gelecek öteki mahalleye gitmek.”